Criminal Case Wiki
Advertisement
Vaka Diyaloglar

Büro Merkezi, Tibet...
Şef Ripley: <İsim>, elimizdeki bilgilere göre Guru, biz Bhutan'dayken radarımızdan çıktı ve bir daha ondan haber alamadık.
Şef Ripley: Ama onun en sadık müridi Averly Worthington buraya geldiğini... ve Guru nereye giderse onun da oraya gittiğini biliyoruz! O yüzden Guru buralarda bir yerlerde olmalı!
Şef Ripley: Müritlerinin kendisine eşek yüküyle para verdiğini ortaya çıkarınca Guru hakkındaki şüphelerimizde haklı çıkmış olduk...
Jack Archer: Ayrıca paraları O.M. Medilab'ın sahibi olduğu bir hayır kurumuna aktardığını da biliyoruz.
Şef Ripley: O.M. Medilab'ın da SOMBRA'nın bir paravan şirketi olduğunu da bildiğimize göre, bu da Gurunun bir SOMBRA ajanı olduğu anlamına gelir!
Jack Archer: O herifin sağlam pabuç olmadığından emindik, ama gizli bir SOMBRA ajanıyken mübarek adam gibi davranması fazla alçakça!
Şef Ripley: Büro istihbaratına göre Averly en son köy meydanında görülmüş. <İsim>, Averly'yi bulursan Guru'yu da buldun demektir!

1. Bölüm

İncele: Köy Meydanı.
Jack Archer: O herife ne halt olmuş <İsim>?! Neden bütün içi dışına çıkmış?!
Jack Archer: Bedeni paramparça halde ve... ve... midesi yok! Galiba...
*KUSMA*
Jack Archer: Affedersin <İsim>. Kendime geliyorum...
Jack Archer: Haklısın <İsim>. Bu adam tanıdık geliyor. Hintli tuk tuk şoförü Sandeep bu!
Jack Archer: Sandeep'in burada ne işi var ki? Ayrıca onu kim öldürmek istesin? O kadar iyi bir adamdı ki!
Jack Archer: Eğer katilin taşıma arabasına bir şey düşürdüğünü düşünüyorsan <İsim>, içini arasak iyi olur!
Jack Archer: Gazete makalelerinde iyi de olsa kötü de olsa mutlaka haber olur, onun için şu makaleyi toparla da okuyalım!
Jack Archer: <İsim>, buraya Guru'yu bulmaya geldik ama Sandeep'in vahşice cinayetiyle karşılaştık. İşi yoluna koymak bize kaldı!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Angela Douglas: <İsim>, kurbanın cesedinin acayip bir öyküsü var!
Jack Archer: Ben olsam acayip kelimesini kullanmazdım ya...
Angela Douglas: Görünüşe bakılırsa Sandeep, ayinsel bir biçimde öldürülmüş. Midesinde açılan yara izi önce çift uçlu bıçakla karnının deşildiğini, sonra da derisinin yüzüldüğünü gösteriyor.
Angela Douglas: Asıl acayip olansa sanki birisi cinayetten sonra cesedi parçalara ayırmak istermişçesine kemiklerin kırılmış olması.
Jack Archer: Cesedi parçalara ayırmak mı?! Sandeep zaten ölmüş. Katil daha ne istemiş olabilir ki?
Angela Douglas: İşte size ilginç bir bilgi: İnsan cesedinin, parçalara ayrıldıktan sonra, dağa çıkartılarak akbabalara yem olarak sunulduğu bir cenaze töreni olan gök defin ayini, Tibet'te oldukça yaygın bir gelenektir.
Angela Douglas: Yabancılara barbarca gelse de, bu ayin kişinin cesedini ortadan kaldırmak için yapılan şefkatli ve manevi bir gelenek.
Jack Archer: Zavallı Sandeep! Tuk tuk şoförüyken... kuş yemi oldu!
Angela Douglas: <İsim>, sanırım katil cesedin sağa sola saçılacağını ummuş, ama sen buraya çok hızlı geldin. Arkasında da bir ipucu bırakmış...
Angela Douglas: Yaranın etrafında kısmi bir avuç izi buldum. İzde siyah çay ve tereyağı izleri vardı, bu da demek oluyor ki katil tereyağlı çay içiyor!
Jack Archer: İşte bu <İsim>! Artık katilin içtiği yağı çayın ne yaptığını biliyoruz... demli bir cinayet!

İncele: Tibet Taşıma Arabası.
Jack Archer: Tibet taşıma arabasında bir adet vale bileti mi buldun <İsim>? Birisi bu arabaya valelik mi yapmış?
Jack Archer: Taaaabi ya... Bu, Tibet Spa Tatil Köyü'ne ait bir vale biletiymiş... Üzerinde de kurbanın adı var. Buralarda bir spa tatil köyü mü var?
Jack Archer: Görünüşe göre Sandeep, tatil köyüne tuk tukunu çektirmiş, yani ta Hindistan'dan buraya kadar tuk tukla gelmiş!
Jack Archer: Eğer Sandeep'in başına neler geldiğini öğrenmek istiyorsak adımlarını izlememiz gerek. <İsim>, Tibet Spa Tatil Köyü'ne gidiyoruz!

İncele: Tatil Köyü Lobisi.
Jack Archer: Bu otel pek havalıymış. Odalarında jakuzi bile vardır kesin! Düşünsene... şampanya... Asal... Barry White...
Jack Archer: Affedersin <İsim>... Ne diyordun?
Jack Archer: Şu kırık parçalar ipucu olabilir mi diyorsun? Dur yapıştırıcıyı getireyim!
Jack Archer: Vay be, bu CD'yi görmeyeli epey olmuş! Bu 90'lı yılların pop starı Shasha'nın albümüne benziyor. İyi de bu Shasha denen kız neden bana tanıdık geliyor?
Jack Archer: CD'nin üzerinde bir şey yazılı... Ayrıca Sandeep'in adı var! Metnin geri kalanını kurtarsak iyi olur <İsim>!
Jack Archer: Bu da ne <İsim>? Bir tür... kemiğe benziyor. Burada ne işi var ki?
Jack Archer: Üzerinde çizikler var. Acaba ne anlama geliyor...
Jack Archer: <İsim>, hadi bu kemiği Lars'ın önüne atıp bize neler söyleyeceğine bakalım!

İncele: CD Kutusu.
Jack Archer: CD'nin üzerindeki notta diyor ki: "Arsha, bir numaralı hayranından, Sandeep!" Arsha mı? Sence bu Arsha, Bollywood yıldızı Arsha Raju olabilir mi?
Jack Archer: Bir saniye, CD'nin üzerindeki Arsha mı?!
Jack Archer: <İsim>, Sandeep bunu burada bıraktığına göre Arsha buralarda bir yerde olmalı. Hadi onu bulalım!

Arsha Raju'yu kurbanın ona bıraktığı CD hakkında sorgula.
Arsha Raju: <Rütbe> <İsim>! Burada ne işin var? Beni takip mi ediyorsun yoksa?!
Jack Archer: Hayır... Sandeep Sadhra cinayetini soruşturuyoruz. Onu tanıdığını düşünüyoruz... Sana bırakmış olduğu şu CD'yi bulduk.
Arsha Raju: Ver o rezil şeyi bana! 90'larda gençliğinde bir albüm yap, sonra da ölene kadar peşinden gelsin! Neyse ki takma adım Shasha'yı kullanmışım.
Arsha Raju: O tuk tuk şoförü nasıl becerdiyse bir kopyasını bulmuş. Nasıl bulduğunu bilmiyorum, hepsini yaktığımı sanıyordum!
Arsha Raju: Doğayla iç içe olmak ve... lüks bir otelde spa keyfi yaşamak için Tibet'e geldim. Peki onun yerine ne buldum dersiniz? Koca bıyıklı şişko bir tuk tuk şoförü ve onun iğrenç CD'si. Buna rahatlamamı denir be!
Jack Archer: İçin de dışında bir senin... Tabii Sandeep için de aynısını söylemek yanlış olmaz. Sakın bir yere ayrılma, sana başka sorularımız olabilir.

İncele: Kırık Heykel.
Jack Archer: Buda heykeli üzerinde uyguladığın marangozluk yeteneklerine hayran kaldım <İsim>!
Jack Archer: İyi de bunun neresi ipucu? Yani, Tibet'teyiz ve adımımızı attığımız yerde Buda heykeli var.
Jack Archer: Şuna baksana, ters çevirince kaidesinin üzerinde yazılı bir mesaj belirdi. "İyi bir yoldaş olduğun için teşekkürler, Warren!"
Jack Archer: İyi... yoldaş... Warren. Acaba burada bahsettiği şu Artan Umut'taki Warren Goodfellow mu? Burada yazan tam olarak o anlama geliyor da.
Jack Archer: Valla Buda heykelleri yalan söylemez! Bu demek oluyor ki Warren Tibet'te... Ve onu bulmamız gerek!

Warren Goodfellow'a Tibet'te ne işi olduğunu sor.
Warren Goodfellow: <Rütbe> <İsim>, seni gördüğüme o kadar rahatladım ki! Cinayeti duydum. Ne kadar feci!
Jack Archer: Sizi burada görmek ne büyük sürpriz Bay Goodfellow. Şu anda Artan Umut'tan yardım beklenecek bir durum yok ki.
Warren Goodfellow: Tatile çıktım. Bangalor'daki virüs salgınından sonra dinlenmeye ihtiyacım vardı. Burada seyahatlerim sırasında tanıştığım arkadaşlarım var, onları göreyim dedim.
Warren Goodfellow: Buraya vardığımda o tuk tuk şoförünün başına gelenleri duydum. Böyle sakin bir yerde böyle bir olayın yaşanması son derece rahatsızlık verici!
Jack Archer: Sanırım bu, kurbanı tanımıyorum demek oluyor...
Warren Goodfellow: Ne yazık ki hayır. Keşke anlatacak daha fazla şeyim olsaydı. Eğer başka bir konuda yardımıma ihtiyacınız olursa çekinmeyin!

Analiz et: Kemik.
Lars Douglas: Burada geçirdiğimiz zaman zarfında bize verdiğin büyük destekten ötürü tekrardan çok sağ ol <İsim>.
Lars Douglas: Bangalor'da ölümle burun buruna gelmem, o üçkağıtçı Guru'yu takip etmek için neredeyse her şeyi bırakmam, Angela ile yeminlerimizi tazelemek derken bağayı çılgınca bir serüven oldu!
Jack Archer: Lars, kanka, çekinmene gerek yok... bize güvenebilirsin! Bu arada <İsim> bir kemik bulmuştu ya, onun hakkında neler söyleyebilirsin?
Lars Douglas: Mesela bunun bir insana ait kaburga kemiği olduğunu söyleyebilirim.
Jack Archer: Ne?! Bu bir insana mı ait?! Cidden mi?!
Lars Douglas: Daha ayrıntılı söylemek gerekirse, kurbana ait. Karıcığıma danıştım, o da bu kaburganın Sandeep'in cesedinden geldiğini doğruladı.
Lars Douglas: Kemiğin kırılma şekli, uygulanan kuvvetle örtüşüyor. Yani katil, kemiği cesetten kasten koparmış.
Lars Douglas: Bunun yanı sıra kemiğin üstündeki izlere de baktım. İnsan dişi olmasa da diş kalıbı çıkarmama yetecek derinlikte diş izleri vardı. Tahminlerime göre... ne dişi olabilir?
Jack Archer: Bu kalıp, kemiği neyin çiğnediğini mi gösteriyor?! Kanka, sen ne kadar yeteneklisin öyle!
Lars Douglas: Eyvallah! Yalnız, kemiği çiğneyen şeyin KESİN olarak ne olduğundan emin değilim... Ama <İsim>'in bunu vırt diye bulacağından gayet eminim!

İncele: Diş Kalıbı.
Jack Archer: Demek kurbanın kaburga kemiğindeki diş izleri bir köpeğe aitmiş!
Jack Archer: Ayrıca alelade bir köpeğe de değil, Tibet Çomarına!
Jack Archer: Köpeğe kemik atıldığını duymuştum da, bu seferki kantarın topuzunu kaçırmış!
Jack Archer: Katil, bu kemiği Sandeep'in cesedinden koparıp sonra da Çakıl'la tut getir oynamış olmalı. Bu da demek oluyor ki... Katilin bir Tibet Çomarı var!

İncele: Paramparça Gazete.
Jack Archer: Birleştirdiğin o yırtık makale, Kesevan adlı bir filin ölüm ilanıymış <İsim>... Bir saniye... bu isim tanıdık geliyor...
Jack Archer: Haklısın! O fili Yeni Delhi'de görmüştük! Hani şu sokak çocuğu Sanjay'in yanından ayrılmayan fil. O fil ölmüş mü?!
Jack Archer: Sanjay yıkılmış olmalı... Zavallı çocuk. Neler hissettiğini tahmin edebiliyorum. Benimde küçükken bir Japon balığım vardı. Adını Capon koymuştum.
Sanjay Korrapati: Hey, o gazete benim! Hemen geri verin!
Jack Archer: Sanjay?! Senin burada ne işin var?!
Jack Archer: <Rütbe> <İsim> ve ben de tam senden bahsediyorduk. Hadi konuşalım!

Sanjay Korrapati'ye Kesevan'ın ölüm ilanını sor.
Sanjay Korrapati: Makalemi geri alabilir miyim <Rütbe> <İsim>? Kesevan'dan geriye bir tek o kaldı!
Jack Archer: Tabii evlat. Kusura bakma. Epey üzgün olmalısın.
Sanjay Korrapati: Kesevan öldüğünden beridir dünya başıma yıkıldı! O benim en iyi dostumdu! Onsuz yapayalnız kaldım!
Sanjay Korrapati: Başımın çaresine bakmaya çalışıtım, ama öyle zor ki! Onunla bir ekiptik!
Jack Archer: Memleketinden epey uzaktasın. Tibet'e nasıl geldin?
Sanjay Korrapati: Bir Şerpa ailesiyle tanıştım. Beni yanlarına alıp buraya getirdiler. Yolumu bulmak için otlakçılık yapmaktan başka seçeneğim yok! Soğuktan da nefret ederim!
Jack Archer: Senin için epey zor olmalı. Kesevan'ın ölümü... Ben de küçükken Japon balığım Capon'u kaybetmiştim. Çok üzücüydü...
Jack Archer: Eee... Neyse... Sen şimdi yalnız kalmak istiyorsundur... Şey... <Rütbe> <İsim> ve ben... Sonra yine geliriz.

Bir süre sonra...
Jack Archer: <İsim>, bu lafı çok sık kullanmam ama, bu vaka insanlığa olan inancımı sorgular hale getirdi beni.
Jack Archer: Buraya Guru'yu bulmaya geldik ama onun yerine mutlu mesut yaşayan, özgür ruhlu bir tuk tuk şoförünün deşilerek öldürülülmüş halde bulduk!
Jack Archer: Böyle bir barbarlığı kimin yapacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Arsha kendisinden başkasını umursamayacak kadar bencil, özellikle de manikürünü bozacaksa.
Jack Archer: Başına gelenleri düşünürsek, çocuğun böyle bir şey yapacağına inanmıyorum.
Jack Archer: Warren ise olay olduğu sırada burada bile olmadığını söyledi.
Jack Archer: Ayrıca ne Averly'den ne de Guru'dan bir haber var! İyiki Tibet'teyiz <İsim>, çünkü meditasyona ihtiyacım var!
Elliot Clayton: <İsim>, lotus pozisyonu almadan önce elimde duymayı çok isteyeceğin bir bilgi var!
Elliot Clayton: SOMBRA'daki dostlarımızdan apardığımız muhteşem uydu sayesinde Averly'nin izini sürmeyi başardım!
Elliot Clayton: Kendisi şu anda dağlarda ki bir mağarada saklanıyor... Koordinatları da burada!

2. Bölüm

Elliot Clayton: Hey <İsim>. SOMBRA'dan apardığımız uyduyu hatırladın mı? Biraz onunla vakit geçiriyordum da. Hatta adını da BOB koydum.
Elliot Clayton: Neyse, küresel uydu sisteminde sörf yaparken sanal 3B haritamız TerraVista'da bir görüntü gözüme ilişti.
Elliot Clayton: Fotoğrafta dağ mağarasına benzer bir yerin girişinde duran Averly var!
Jack Archer: El koyduğumuz o uydu sayesinde Averly'yi mi buldun yani? Sağlam iş çıkardın evlat! Nerede saklandığını biliyor musun?
Elliot Clayton: Evet. Dağlarda bir mağarada saklanıyor... ayrıca koordinatları da burada! Bulunduğu konumun nirengisini aldım ve ve fotoğrafın hemen yakınlardaki dağlarda çekildiğini buldum.
Jack Archer: Ha! Bu kez onu yakaladık <İsim>! Eğer Averly buradaysa Guru'da burada demektir! Sözün özü <İsim>, mağara keşfine çıkıyoruz!

İncele: Mağara Girişi.
Jack Archer: Gurunun kişiye özel halılarla burayı kendine mesken yaptığı belli. Averly ya da Guru ortada olmadığına göre, bakalım arkalarında ipucu neyin bırakmışlar mı.
Jack Archer: Gurunun mağarasında bir yoga minderi mi? <İsim>, burada yoga yapabilecek aklıma tek bir kişi geliyor, o da Averly.
Jack Archer: Averly sarışın, ama yoga minderindeki saçlar koyu renk. Bu saçın kime ait olduğunu bulmak için süpürelim.
Jack Archer: Averly, TerraVista'ya yüklediği fotoğrafı bu kilitli cep telefonundan çekmiş olmalı. Hadi kilidini açıp içine bakalım!
Jack Archer: Şuna bak! Bir davul!
Jack Archer: .....
Jack Archer: Davulun bir ipucu olduğunu mu düşünüyorsun <İsim>? Yani bu, çalmayı bırak demek mi oluyor?
Jack Archer: Ha evet, üzerinde bir şey yazılı gibi. Ama epey solmuş. Saha takımını getirdim ki güzelce tozlayabilesin!

İncele: Davul.
Jack Archer: Tozladığın davuldaki mesajda diyor ki: "Sandeep, her daim ışıklar içinde kalasın." Bir saniye... buradaki Sandeep BİZİM Sandeep mi?
Jack Archer: Bu cümle feci şekilde tanıdık geliyor, tam da Gurunun edeceği bir laf.
Jack Archer: Eğer birisi bu davula dokunmuşsa... ben hariç tabii... Lars onun kim olduğunu bulur!

Analiz et: Mesaj.
Lars Douglas: <İsim>, bana getirdiğin bu damaru davulu gerçekten çok ilginçmiş!
Lars Douglas: Damaru, Hinduizmin üç büyük tanrısından biri olan Şiva tarafından, evreni yaratmakta kullanılan ruhani sesleri çıkarması için yaratılmıştır. Sence de müthiş değil mi <İsim>?!
Lars Douglas: Fakat Tibet Budist inancında Damaru daha ziyade, tantra eylemlerinde kutsal bir enstrüman olarak kullanılır.
Jack Archer: Tantra... eylemleri mi? Asal'ın benden istediği gibi eylemler mi?
Lars Douglas: .....
Jack Archer: Ayy... Dedim mi onu ben?
Lars Douglas: Iıı... her neyse... Bu davulla ilgili asıl ilginç olan ise derisini yapmak için kullanılan malzeme. Normalde kurutulmuş hayvan derisi kullanılır, ancak bu davul insan derisinden yapılmış.
Lars Douglas: Ayrıca alelade bir insan derisi de değil... Karıcığıma sordum ve davul derisinin kurbanın karın derisi olduğunu söyledi!
Jack Archer: Nasıl ya... Bu davul kurbana AİT değil de... kurbanın TA kendisi mi?! Allah kahretsin, bir de çıplak elle dokundum <İsim>!
Lars Douglas: Çocuklaşma hemen Jack. En azından bu davulu yapanın katil olduğunu biliyoruz, bu da demek oluyor ki katil, Tibet davul ayinleri konusunda bilgili!
Jack Archer: O şeye dokunduğuma inanamıyorum <İsim>! Neyse, başını davul etmeyeyim hiç... Katilin cinayeti davullu zurnalı işlediğini biliyoruz artık!

İncele: Yoga Minderi.
Jack Archer: Yoga minderindeki kahverengi saçtan bir örnek aldığımıza göre, bunu derhal Lars'a götürebiliriz!

Analiz et: Saç.
Lars Douglas: Selam <İsim>... Tam senlik bir şakam var. Alo!
Jack Archer: Hey, süper! Efendim?
Lars Douglas: Ben şampuan!
Jack Archer: Hangi şampuan?
Lars Douglas: Köpek önleyici şampuan! Hehe, anladın? "Kepek", "köpek"... Ben iptal!
Jack Archer: Haa... evet... İyiymiş kanka... da, hiçbir şey anlamadım ben...
Lars Douglas: Daha söylemedim de ondan. Yoga minderinden aldığınız saç örneği aslında köpek kılıymış, yani daha doğrusu, Tibet Çomarı kılı.
Jack Archer: <İsim>, katilin bir Tibet Çomarına sahip olduğunu biliyoruz! Bunun kime ait olduğunu bulmamız gerek!
Lars Douglas: Koyu saçın arasına karışmış bir kaç tutam sarı saç bulup testten geçirdim. Averly Worthington'ın saçı çıktı!
Jack Archer: <İsim>, artık Averly'nin Tibet Çomarına sahip olduğunu bildiğimize göre, bu kez açıklaması gereken daha fazla şey olacak! Hadi onu bulalım!

Averly Worthington'ı Gurunun nerede olduğu konusunda sorgula.
Jack Archer: Bizden kaçmaya çalıştın Averly, ama <Rütbe> <İsim>'den kimse kaçamaz.
Averly Worthington: Ama. Nasıl. Olur. Ya! Yine mi sen <Rütbe> <İsim>? Uzak Doğu'nun huzurlu bir yer olması gerekmiyor muydu!
Jack Archer: Gurunun nerede olduğunu bildiğini biliyoruz. Çomar kılıyla kaplı yoga minderini Gurunun... ininde bulduk.
Averly Worthington: Daha önce de söyledim, şimdi de söylüyorum. Bil-mi-yo-rum. Onun bekçisi değilim. Ben sadece ışığın yolunda giden ve... soğuk tapınakvari bir mağarada yoga yapmayı seven bir müridim.
Jack Archer: Palavra sıkmayıkbırakabilirsin Averly. Om'un buralarda bir yerde olduğunu biliyoruz ve sen bize bildiklerini anlatana kadar da şuradan şuraya gitmiyoruz!
Averly Worthington: O zaman korkarım ki epey bir bekleyeceksin <Rütbe> <İsim>, çünkü şu anda Tibet Spa Tatil Köyü'nde bir arkadaşımla buluşmaya gidiyorum. Namaste!
(Averly ile konuştuktan sonra)
Jack Archer: <İsim>, Averly Tibet Spa Tatil Köyü'nde bir "arkadaşıyla" buluşmaktan bahsetti. Bu arkadaş sence Guru olabilir mi?
Jack Archer: Hadi Averly'nin adımlarını takip edelim. Eninde sonunda bizi Guru'ya götüreceğinden adım gibi eminim!

İncele: Çay Evi.
Jack Archer: Şu kaptığın fotoğraf bir ipucu olabilir <İsim>. Hadi bunu yapıştıralım!
Jack Archer: Bak bu ilginç işte... Paket paket OMGel isimli bir çeşit sağlıklı enerji jeli.
Jack Archer: Jelin üzerinde O.M. Medilab logosu var <İsim>!
Jack Archer: Bu hiç iyiye işaret değil... Halkın üzerinde deneysel ilaç deneyen ve süper virüs yaratan O.M. Medilab'ın sabıkası epey kabarık.
Jack Archer: Tabii O.M. Medilab'ın olduğu yerde SOMBRA'nın olduğunu da unutmayalım!
Jack Archer: Bu da demek oluyor ki SOMBRA... ya da Guru... buradaymış! O jelden bir örnek almamız gerek <İsim>!

İncele: Yırtık Fotoğraf.
Jack Archer: Vay, ateşli fotoğrafa gel! Bu tarz bir fotoğraf çıkmasını beklemiyordum <İsim>!
Jack Archer: Kot şortlu güzel bir hatunun boğaya binmesi kadar güzel bir şey olamaz... Rodeolara bayılırım!
Jack Archer: Nasıl <İsim>? Boğanın üzerindeki kadın Arsha Raju'ya mı benziyor dedin?! Bollywood, rodeo filmleri yapıyor muydu yahu?
Jack Archer: <İsim>, bu bizim ilk rodeomuz değil. Bu kadın gerçekten de Arsha Raju ise, derhal onunla konuşmamız gerek!

Arsha'ya rodeo fotoğrafını sor.
Arsha Raju: Ne çabuk döndün <Rütbe> <İsim>.
Jack Archer: Sana da merhaba Arsha. Yoksa bunu mu arıyordun?
Arsha Raju: .....
Jack Archer: Tereyağlı çay için sağ ol, gerçi gözüme gelmeyeydi iyiydi ya... Fotoğraf da hiç fena değilmiş. Bollywood tarzına pek uymuyor ama.
Arsha Raju: O fotoğrafı nereden buldun <Rütbe> <İsim>?! Onu yok ettiğimi sanıyordum!
Jack Archer: Neyse ki <Rütbe> <İsim>, insanların bulunmasını istemediği şeyleri bulma konusunda tam bir uzman...
Arsha Raju: ABD'de basın turuna çıkmıştım. Menajerim bana "yerel halkla kaynaşmak" için rodeo yapmamı söyledi. Sariyle rodeo yapılır mı, yapılmaz, değil mi?
Arsha Raju: Şanslıymışım ki o tuk tuk şoförü bu fotoğrafı bastırıp benden imzalamamı istedi. Anında paramparça ettim!
Arsha Raju: Fotoğrafı bloguna koyacaktı! Yaşayacağım utancı düşünebiliyor musunuz?! Bir daha hiçbir Bollywood filminde oynayamazdım!
Jack Archer: Benim asıl düşündüğüm şey o fotoğrafın blogda yayınlanmaması için elinden geleni yapacakmış gibi olman!
Jack Archer: Umalım da bu cinayet filminde oynamamış ol, yoksa <Rütbe> <İsim> sana bir Tibet hapishanesinde seve seve bir rol ayarlar.

İncele: OMGel.
Jack Archer: Şu OMGel denen şeyden örnek aldığımıza göre, hadi bunu mikroskop altına sokalım!

İncele: Jel Örneği.
Jack Archer: Neyse ki açık jel paketinden DNA örneği çıkarmayı başardın <İsim>. İşin daha da iyi yanı, DNA Guru'ya ait!
Jack Archer: Saklandığını zaten biliyorduk, artık saklandığı yeri de biliyoruz! Bu zamana kadar oteldeymiş!
Jack Archer: Guru gibi birisi neden bu jelden yesin ki? O.M. Medilab tarafından üretilen hemen her şey fazlacana şüpheli.
Jack Archer: Artık Gurunun nerede olduğunu bildiğimize göre <İsim>, ondan sorularımızın cevaplarını almanın zamanı geldi de geçiyor!

Om Padmasana'yı O.M. Medilab enerji jeli konusunda sorgula.
Jack Archer: Kaçabilirsin ama saklanamazsın, Padmasana!
Om Padmasana: Namaste <Rütbe> <İsim>! Yollarımızın tekrar kesişmesi ne büyük bir mutluluk. Birlikte tereyağlı çay içer miyiz?
Jack Archer: Kes zevzekliği Om. Özünde kim olduğunu biliyoruz! SOMBRA'nın ajanı olduğundan ve SOMBRA'nın hain paravan şirketi O.M. Medilab'ı tasarlayan suç uzmanının sen olduğundan haberimiz var!
Om Padmasana: Suç uzmanı mı? Ben ruhun sinerjisinden yana beşerim <Rütbe> <İsim>, bedenin kirlenmesinden yana değil!
Jack Archer: Biz de yedik. İlk olarak, müritlerinden aldığın paraları sahte bir SOMBRA hayır vakfı olan Bir Anne Sütü'ne aktardığını öğrendik.
Jack Archer: Daha sonra da muhtemelen müritlerine sattırdığın bu oldukça zehirli O.M. Medilab jel paketlerini bulduk! SOMBRA ile bağlantın olduğunu inkar edemezsin!
Om Padmasana: SOMBRA mı? Bak <Rütbe> <İsim>, o vakfının dünyaya iyilik ettiğini sanıyordum. SOMBRA dediğiniz şeyin ne olduğunu bilmiyorum bile.
Om Padmasana: O jeller de cemaatimle paylaşmam için bana gönderilmiş hediyelerdir. Bedeni beslediğini sanıyordum. Çomarım bayılır.
Jack Archer: Bana bak "Guru" efendi, <Rütbe> <İsim> işbirlikçi dalaverelerini ortaya dökecek kanıtı bulduğu zaman, seslenecek yepyeni cemaatin olacak... ama hapishanede!

İncele: Kilitli Cep Telefonu.
Jack Archer: Kilidini açtığın cep telefonunda Warren Goodfellow'un bir resmi var <İsim>. Telefon onun olmalı. Da burada ne işi var?
Jack Archer: Telefonda Tukber isimli bir tuk tuk kiralama servisi uygulaması açık.
Jack Archer: Görünüşe bakılırsa Warren, Sandeep'in aracını kiralamış, ama Warren, Tibet'e Sandeep'in öldürülmesinden SONRA geldiğini söylemişti. Açıkça yalan söylüyor!
Jack Archer: Haklısın <İsim>! Warren bir şeyler gizliyor ve bunun ne olduğunu bulmalıyız!

Warren'a kurbanın tuk tukunda yaptığı yolculuğu sor.
Jack Archer: Bize neden yalan söylediniz Bay Goodfellow?
Warren Goodfellow: Ben de ısınmak için kendime bir fincan tereyağlı çay almıştım <Rütbe> <İsim>. Siz de ister misiniz?
Jack Archer: Yok, teşekkürler... Bay Goodfellow, bize Tibet'e Sandeep öldürüldükten sonra geldiğinizi söylemiştiniz. Ama telefonunuzda Sandeep'in tuk tukuna o "hayattayken" bindiğinizi gösteren bir Tukber uygulama fişi bulduk.
Warren Goodfellow: Ah... şey... evet. Ben onu tamamen unutmuşum. Bu kadar yolculuk edince, her şey bir birine karışıyor haliyle.
Warren Goodfellow: Evet, şimdi hatırladım. Onun tuk tukuna bindim. Aracına çomarımı almayı kabul eden tek şoför oldu.
Warren Goodfellow: Sandeep iyi bir adamdı, ama sürekli Guru Om Padmasana diye birisinden bahsedip duruyordu. Tüm yol boyunca susmak bilmedi. Bu guru denen şahsa fena halde kafayı takmış gibiydi. Çok garipti.
Jack Archer: Anlattıklarınızda yerine oturmayan bir şey var Bay Goodfellow. Olur da <Rütbe> <İsim> sizin pek de iyi birisi olmadığınızı ortaya çıkarırsa, umutlarınızı... parmaklıklar ardında arttıracaksınız!

Tekrar merkezde...
Jack Archer: Vakada iyi atılım yaptık <Rütbe> <İsim>! Om Padmasana'yı bulduk! Guru'nun Sandeep'i öldürdüğüne dair kanıtımız olmayabilir, ama onu tam kıvama getirmek üzereyiz!
Jack Archer: Ama yapmamız gereken daha çok iş var!
Jack Archer: Warren kurbanı tanımadığı konusunda yalan söyledi, sonra da dikkat dağıtmaya yeltendi. Sence tuk tuktayken, bilmemizi istemediği bir şeyler yaşanmış olabilir mi?
Jack Archer: Averly sanki Guruyu koruyor gibi, ama acaba kendince sakladığı bir şeyler var mı...
Jack Archer: Guru halen kutsal vıdıvıdılarının arkasına sığınıp mazlum ayağına yatıyor. Onun bir SOMBRA ajanı olduğunu biliyoruz, acaba Sandeep'i de o öldürmüş olabilir mi?
Carmen Martinez: <İsim>, az önce bir Şerpa grubundan acil durum çağrısı aldık!
Jack Archer: Şu anda bir şey konuşuyoruz Carmen...
Carmen Martinez: Konuştuğunuz şey bekleyebilir Archer! Çığ düşmüş! Sanjay canlı canlı karın altına gömülmüş!

3. Bölüm

Jack Archer: <İsim>, Guru'nun Sandeep'i öldürdüğüne dair kanıtımız olmayabilir, ama onu tam kıvama getirmek üzereyiz!
Carmen Martinez: <İsim>, az önce bir Şerpa grubundan acil durum çağrısı aldık!
Carmen Martinez: Çığ düşmüş ve Sanjay canlı canlı karın altına gömülmüş!
Jack Archer: Ne?! Derhal çıkıp onu bulmalıyız!
Carmen Martinez: Zaman şu anda en büyük düşmanımız! Sanjay karın kaldıkça donarak ölme ihtimali de artacaktır!
Jack Archer: Gidiyoruz <İsim>!
Carmen Martinez: Arkandayım <İsim>! Orada her türlü yardıma ihtiyacın olacak!

-Dağın ortasında...-
Jack Archer: SAANJAAY! SAANJAAY! Orada mısın dostum?!
Jack Archer: Hiçbir şey göremiyorum <İsim>. Kar bütün yaşam belirtilerinin üstünü kaplamış!
*HAV! HAV!*
Jack Archer: Sen de duydun mu <İsim>?
Raj: Hav! Hav! Hav!
Carmen Martinez: Sanırsam bu köpek onu takip etmemizi istiyor!

-Birkaç metre ilerde...-
Jack Archer: Acaba o köpek bizi nereye götürüyor!
Sanjay Korrapati: <Rütbe> <İsim>!
Carmen Martinez: Sanjay! Demek buradasın! İyi misin?!
Sanjay Korrapati: E-e-e-evet... K-k-kö-kö-köpeğim beni kurtardı. Ama ç-ç-çok üşşşüyor-rum...
Carmen Martinez: Köpek senin hayatını kurtardı! Hadi seni sıcak bir yere götürelim!
Carmen Martinez: <İsim>, ben Sanjay'i ısınması için Büroya götürürüm, sen de Archer ile köye gidip yardıma ihtiyaç olup olmadığını sorarsın. İşin bittiğinde de bize katılırsın.

Sanjay'in iyi olduğundan emin on.
Sanjay Korrapati: Hayatımı kurtardığın için sağ ol <Rütbe> <İsim>. Tabii tereyağlı çay için de...
Carmen Martinez: Seni bulduğumuz için içimiz rahatladı. Orada tek başına ne yapıyordun? Ölebilirdin!
Sanjay Korrapati: Paraya ihtiyacım vardı. Satmak için damaru davulları yapmayı denedim. Şu STK'cı adamla birlikte ders bile aldım, ama yetmedi.
Sanjay Korrapati: Sonra kampçıların rehbere ihtiyacı var mı diye sorayım dedim. O sırada da çığ düştü işte...
Sanjay Korrapati: Şimdi ne param var, ne geleceğim... Kesevan da gitti. Yapayalnız kaldım...
Sanjay Korrapati: Hepsi de onun suçu!
Carmen Martinez: Kimin suçu?
Sanjay Korrapati: O tuk tukçu herifin! Kesevan'ı o öldürdü! Hayatımı mahvetti!
Carmen Martinez: Kesevan'ı Sandeep mi öldürdü?!
Sanjay Korrapati: Evet! O adam bir katil! Tuk tukuyla filimi ezdi! İyi ki geberdi. Artık başka bir fili öldüremeyecek!
Carmen Martinez: Sanjay, canın sıkkın farkındayım ama... Umarım Sandeep'ten intikam almaya kalkmamışsındır, yoksa gelecekte seni sadece hapis bekliyor demektir!

İncele: Pazar Tezgahları.
Jack Archer: Burada herkes güvende gibi <İsim>. Halen bir cinayeti soruşturduğumuza göre, aldığın şu ipuçlarına bir bakalım!
Jack Archer: Kilitli bir tablet her zaman iyi bir başlangıçtır... tabii kilidini açabilirsen!
Jack Archer: Şu ahşap sepet sıradan duruyor... ama içini aramaktan zarar gelmez!

İncele: Kilitli Tablet.
Jack Archer: Bu tabletteki fotoğrafta Averly Guruyu mu öpüyor <İsim>?
Jack Archer: Daha ziyade, Averly Guruyu öpmeye ÇALIŞIYOR ama Guru buna pek yanaşmıyormuş gibi.
Jack Archer: Haklısın <İsim>! Bu fotoğraf, Sandeep'e ait Tuk Tuk Günlükleri isimli bir blogun ana sayfasında yer alıyor!
Jack Archer: Fotoğraf yayınlanmamış gerçi. Acaba Averly Sandeep'in blogunu öğrenip, fotoğrafın yayınlanmadığından emin olmak için Sandeep'i öldürmüş olabilir mi?
Jack Archer: Sebebi her neyse, bunu Averly'ye sormalıyız!

Averly'ye Guruyu öptüğü fotoğrafı sor.
Jack Archer: Bize Guruyla bir ilişkin olduğundan ne zaman bahsetmeyi düşünüyordun Averly?
Averly Worthington: Ne?! Benim Guruyla ilişkim falan yok! Kendisi dünyevi zevklerin değil, ruhani aşkın peşinde!
Jack Archer: Peki o zaman neden Ruhsal Beyi yemeye çalıştığını gösteren bir fotoğraf bulduk?
Averly Worthington: Olamaz... O fotoğrafın başıma iş açacağını biliyordum...
Averly Worthington: Guru Om ve ben tam da akıllara durgunluk veren bir damaru davul seansından çıkmıştık. Davullarımızın sesi... aşkındı.
Averly Worthington: Ben de bir an kendimi tutamadım...
Averly Worthington: Tam o sırada o tuk tuk şoförü bizi basıp fotoğrafımızı çekti! Bir skandal yaratıp Gurunun itibarını sarsmasını istemedim!
Jack Archer: Umarız Gurunun itibarını korumak için Sandeep'i deşmemişsindir, yoksa sadık müritten tutuklu suçlu konumuna yatay geçiş yaparsın!

İncele: Ahşap Sepet.
Jack Archer: Ahşap sepeti aradıktan sonra... daha çok ahşap mı buldun <İsim>?
Jack Archer: Heee... Bu bir kitap... <İsim>, her ne kitabıysa oldukça eski duruyor.
Jack Archer: Üzerinde bir şeyler yazılı gibi ama okunmayacak kadar solmuş. Bence iyi bir pudra bu işi halleder <İsim>!

İncele: Ahşap Paneller.
Jack Archer: <İsim>, bulduğun o kitabın üzerindeki notlar Türkçe yazılmış. İyi bari... Ama diğer yazının ne anlama geldiğini bilmiyorum...
Jack Archer: Diyor ki: "Yukarıdan gelen berrak ışığı kucaklamayı asla unutma." Bir de: "Bizi özgür bırakacak." Hımm...
Jack Archer: Bu yazılar sana bir şey ifade ediyor mu bilmiyorum <İsim>, ama buna ışık tutacak birilerini tanıyorum. Hadi gidip Dupont'a soralım!

Analiz et: Ek Açıklamalar.
Armand Dupont: Bonjour <İsim>! Seni gördüğüme her zamanki gibi sevindim. Gördüğüm üzere oldukça ilginç bir eser bulmuşsun!
Armand Dupont: Bulduğun bu kitap, Batı'da daha ziyade Tibet Ölüler Kitabı olarak bilinen, Bardo Thodol adlı kadim bir Tibet metninin bir cildiymiş.
Armand Dupont: Bu, bilincin ölümden sonra yaşayacağı deneyimleri betimlemek ve kişiyi bu konuda yönlendirmek amacıyla yazılmış bir Tibet ayin kitabıdır.
Armand Dupont: Bardo, ölüm ile yeniden doğuş arasındaki geçiştir. Elinizdeki bu bölümde ise ölümün işaretleri ve yaklaştığı zaman yapılması gereken ayinler ele alınıyor.
Jack Archer: Yani kitap baştan sona ölüm hakkında mı? Tam da bir cinayet soruşturmasının ortasında olduğumuzu düşünürsek bu oldukça büyük bir tesadüf!
Jack Archer: Peki üzerindeki elle yazılmış yazılar? Bunlar oldukça yeni görünüyor.
Armand Dupont: <İsim>, bu notlar gerçekten de yeni. İnsan neden böyle bir hazineyi tahrif edebilir, aklım almıyor doğrusu!
Armand Dupont: Yazılan notu inceledim ve bunun Om Padmasana'nın kitabı Parlayan Işık'ta kullanılan dille örtüştüğünü tespit ettim. Tahminime göre, bu notlar Guru tarafından yazılmış.
Jack Archer: <İsim>, Gurunun el yazısıyla dolu bir ölüm kılavuzu bulmamız şüpheye pek mahal bırakmıyor. Hadi gidip üzerinde biraz baskı kuralım!

Om Padmasana'yı Ölülerin Kitabı konusunda sorgula.
Jack Archer: <Rütbe> <İsim> ensende Guru Padmasana, o yüzden bize hakikati söylemenin zamanı geldi!
Om Padmasana: Ben zaten en başından beridir hakikati söylüyorum <Rütbe> <İsim>. Yalan söylemek için bir sebebim yok.
Jack Archer: Bırak numara çekmeyi Om! Ölüm ayini kitabını bulduk. Sen soğukkanlı bir katilden başka bir şey değilsin!
Om Padmasana: Beni neden sürekli cinayetle suçlayıp duruyorsunuz?! Ben bir guruyum, katil değil!
Om Padmasana: Eee... Benim misyonum aydınlığı herkesle paylaşmak ve insanların, ölüm dahil, tüm korkularından arınmalarını sağlamak!
Jack Archer: Sen SOMBRA destekli kurumlara para bağışlayan ve insan öldürmeyi anlatan metinleri araştıran bir gurusun! Bizim kitabımızda bu, cani katil diye okunur!
Om Padmasana: O kitap, insanları öldürmekle ilgili değil, ölüm bilinciyle ilgili kadim bir kitaptır! <Rütbe> <İsim>, hiç mi kitap okumuyorsun sen yahu?!
Jack Archer: Ayağını denk al Om efendi! Peşindeyiz! <Rütbe> <İsim>, Sandeep'i öldürdüğüne dair bir kanıt ele geçirirse, işte o zaman tüm bu aydınlanmaların hapiste son bulacak!

Tekrar Büro'da...
Jack Archer: Katili yakalamak üzereyiz <İsim>! Guruya karşı topladığımız kanıtlara bakılırsa, adamımızın o olduğuna eminim! Tek yapmamız gereken şey bunu doğrulamak!
Jack Archer: Biliyorum <İsim>. Dört tane şüphelimiz daha var ama sana Gurunun suçlu olduğunu kanıtlayacağım. Hadi son bir arama için Gurunun inine dönelim!

İncele: Mağara Zemini.
Jack Archer: Bu Gurunun şahsi sunağı olmalı. Eğer ben bir guru olsam ve bir şeyi saklamak istesem, onu kimsenin bakmayacağı bir yere saklardım; yani ortalık yere! Hadi içini arayalım!
Jack Archer: Daha önce bulduğumuz davulla bu davul aynı mı diyorsun <İsim>? Hani kurbanın derisinden yapılan?
Jack Archer: Ama bu davul patlamış. Katil, kurbanın derisini harcadığı için bunu onaramamış olmalı.
Jack Archer: İyi gördün <İsim>! Davul başının etrafındaki çivilerin birine beyaz iplikler takılmış. Hadi hemen bunlardan bir örnek alalım!

İncele: Kırık Davul.
Jack Archer: Davuldaki beyaz ipliklerden bir örnek aldığımıza göre, bunları Lars'a postayalabiliriz!

Analiz et: Beyaz İplikler.
Lars Douglas: Direkt konuya giriyorum <İsim>... davul başında bulduğun o beyaz iplikler bir khataya ait.
Jack Archer: İyiymiş kanka... da, khata ne?
Lars Douglas: Khata, onu takan kişinin saflığını ve merhametini simgeleyen, Tibet Budizmine özgü, geleneksel bir tören eşarbıdır.
Lars Douglas: Tibet khatası genellikle beyazdır ve ipekten yapılır. Senin bulduğun iplikler de aynen böyle <İsim>!
Jack Archer: Yani katil khata takıyor. Saflık ve merhamet bir yere khatarmış...
Jack Archer: Beyaz khatalı ama kara kalpli bir katili peşindeyiz <İsim>!

İncele: Renkli Mabet.
Jack Archer: Vay anasını <İsim>, sunakta bulduğun hançer gerçekten de acayipmiş!
Jack Archer: Üstelik de kanla kaplı. Angela kurbanın çift uçlu bir bıçakla deşildiğini söylemişti. Acaba bu bıçak o bıçak mı...
Jack Archer: Bu hançeri derhal Lars'a götürmeliyiz!

Analiz et: Hançer.
Lars Douglas: Bulduğun bu ayin hançeri tam anlamıyla altın gol <İsim>!
Jack Archer: Ayin hançeri mi?
Lars Douglas: Evet. Bu hançer, ya da phurba, Tibet Budist eylemlerinde kullanılan en önemli tören araçlarından biri. Negatif enerjiyi ve kötü ruhları sembolik olarak durdurmakta kullanılır.
Lars Douglas: Bu koruyucu aletler genellikler kutsal mekanları korumak amacıyla kullanılır. Ne yazık ki durum, kurban için geçerli olmamış.
Lars Douglas: Bıçağın üstündeki kan üzerinde testler yaptım ve bunun doğrudan kurbanın kanı olduğunu buldum, yani cinayet silahınız bu hançer!
Jack Archer: O hançeri bulduğunda bir şeyler yakaladığını anlamıştım <İsim>. Sandeep'i öldüren çift uçlu bıçak bu!
Lars Douglas: Daha bitmedi <İsim>! Hançerin kabzasında ter izleri buldum.
Lars Douglas: Bir DNA profili çıkarmayı başardım ve katilin kahverengi gözlü olduğunu buldum!
Jack Archer: Kahverengi gözlü katilin peşine düşmek için kahve içmeyi bekleyecek değiliz <İsim>!

Jack: Gereken tüm kanıtlar elimizde <İsim>. Vakit katili tutuklama vaktidir!

Katili Tutukla.
Jack Archer: Warren Goodfellow?! Sandeep'i öldüren sen misin? İyi de... katilin Guru olduğundan adım gibi emindim <Rütbe> <İsim>!
Warren Goodfellow: Neler söylüyorsun sen <Rütbe> <İsim>? Nasıl benim birisini öldüreceğimi düşünebilirsin? Ben iyilerin tarafındayım.
Jack Archer: Öyle sanmamızı istedin, ama "İyilerin tarafında" olan birisi nasıl olur da masum bir adamı parçalara ayırıp, kemikleriyle köpeğine git getir oynatır?!
Warren Goodfellow: Bu korkunç bir şey! Ben asla öyle bir şey yapmam! Benim kadar merhametli bir adam bulamazsınız. Sonuçta bir STK'da çalışıyorum!
Jack Archer: Beyaz khatanı "merhamet" adına takıyor olabilirsin, ama kurbanın ölüm davulunda kumaşın izlerini bulduk!
Warren Goodfellow: Beni suçlamanıza alınıyorum! Cinayet işlendiğinde burada bile değildim!
Jack Archer: Az kalsın sana inanıyorduk... ta ki Sandeep'i deşmekte kullandığın ayin hançerinin üzerinde DNA'nı bulana kadar! İtiraf et Warren! <Rütbe> <İsim> seni köşeye kıstırdı!
Warren Goodfellow: Neyi itiraf edeyim? O işe yaramaz aptal adamı öldürdüğümü mü? Tamam, beni yakaladın <Rütbe> <İsim>. Sandeep'i ben öldürdüm!
Warren Goodfellow: Sandeep işlevini yerine getirdi ve kaybolması gerekiyordu. Bu kadar dikkatsiz olmasaydı hayatta kalabilirdi gerçi!
Jack Archer: Neymiş o işlev Warren? Masum ve zararsız insanları kendi tatminin için katletme işlevi mi? Yoksa bilmemiz gereken başka şeyler mi var?
Warren Goodfellow: Suçu o aptal Guruya yıkma işlevi tabiiki de. Tüm tezgahı çok iyi kurdum ve sizde mal gibi yediniz! Zavallı herif etrafında olup bitenden bihaberdi!
Jack Archer: Suçu Guruya yıkma mı? Sandeep cinayeti için mi? Demek bu yüzden tüm deliller ona işaret ediyordu!
Warren Goodfellow: Siz de işimi kolaylaştırdınız. Ayrıca O.M. Medilab'ın arkasındaki kişinin de Guru olduğuna inandınız...
Jack Archer: Ne?! O.M. Medilab'ın arkasındaki kişi Guru değil mi?! Öyleyse... kim?
Warren Goodfellow: Öğrenmek için can atıyorsun, değil mi <Rütbe> <İsim>... Kendini çok zeki sanıyorsun, ama biz her zaman senin bir adım önündeydik.
Jack Archer: Biz mi? "Biz" kim?
Warren Goodfellow: Söyleyeceğimiz düşünüyorsanız havanızı alırsınız! Onu bir zahmet kendin bulacaksın <Rütbe> <İsim>!

Jack: Warren'ın bizi mala çevirdiğine inanamıyorum <İsim>! Suçlarını itiraf etmek yerine bizi yanlış hedeflere yönlendirmiş!
Şef Ripley: İşte tam da bu yüzden onu henüz mahkemeye çıkarmıyoruz <İsim>. Hakikatin tma olarak ne olduğunu bulmamız lazım.
Jack Archer: Warren'ın O.M. Medilab ve Sandeep'in cinayeti suçlarını Guruya yıkmaya çalıştığını biliyoruz.
Jack Archer: Ama sebebini bilmiyoruz...
Şef Ripley: <İsim>, işin önünde hazır. Warren'ın büyük planının arkasında kim veya kimlerin olduğunu bir an önce bulman gerek!
Şef Ripley: Bu iş bittiğinde, Warren'ı hak ettiği gibi mahkemeye çıkarıp temelli hapse tıkacağız!

Yeni Bir Işık 6

Jack Archer: Buna inanamıyorum <İsim>! Sen Güney Asya boyunca Guru'nun peşinden koş, sonra Warren'ın bize kasten onu yakalatmaya çalıştığı ortaya çıksın!
Jack Archer: Şimdi de arkasına yazlanmış Sandeep'in cinayeti üzerinden bizimle taştaş geçiyor!
Jack Archer: Hakikatın yarısıyla yetineceğimizi sanıyorsa daha çok bekler! Warren efendi konuşmayacağına göre, bizde ipucu bulmak için otele gideriz!
Jack Archer: Warren sağ olsun, Om Padmasana'nın Bir Anne Sütü'nün çakma bir hayır kuruluşu olduğundan haberdar olmadığını öğrendik! Ondan şüphelenmiştik, sanırım ona bir özür borçluyuz!
Jack Archer: Carmen ile birlikte Guruyla konuşmaya gidip, çalınan bağışlarını kurtarmasında ona yardım edebilirsin!
Jack Archer: Pekala <İsim>, katil parmaklıkların ardında ama işimiz henüz bitmiş değil. Halen bulmamız gereken cevaplar var!
Jack Archer: O.M. Medilab, SOMBRA tarafından desteklendiği sürece kimse güvende değil!

Om Padmasana'ya çalınan bağışları sor.
Carmen Martinez: Om, sana bir özür borçluyuz. Bu cinayet ve O.M. Medilab konusunda fazla üzerine geldik, ama meğer hepsi Warren Goodfellow'un tezgahıymış!
Om Padmasana: Hiç önemli değil dostlasım. Hem de hiç! Kendimi öfkeden tamamen arındırdım. Aydınlanmaya giden hakiki yol affetmekten geçiyor!
Om Padmasana: Ama müritlerimin cömert hediyelerinin şeytani bir örgüt tarafından çalınması yüreğimi yaralar!
Carmen Martinez: Büro da en az senin kadar üzgün, o yüzden çalınan paraların peşine düşmede sana yardımcı olacağız! Nereden başlayabiliriz sence?
Om Padmasana: Şey... Bilmem. O işlere müritlerim bakardı. Benim için varsa yoksa ışık! İşinize yarayacak bir şey varsa, mutlaka mabedimdedir!
Om Padmasana: Ebedi minnettarlığımın bir nişanesi olarak lütfen bağışlardan kalan bu miktarı kabul et <Rütbe> <İsim>. Paranın geri kalanını bulmada yardımı dokunursa ne ala!

İncele: Mağara Girişi.
Carmen Martinez: İyi işti <İsim>! O yırtık belge harika bir başlangıç. Hadi bunu birleştirelim!

İncele: Yırtık Parçalar.
Carmen Martinez: İşte bu <İsim>! Belgede "Havale onayı" yazıyor ve Guruya gönderilmiş!
Carmen Martinez: Ama belgenin geri kalanı solmuş. Hadi pudralayıp ne yazdığını görelim!

İncele: Silinmiş Belge.
Carmen Martinez: Gurunun havale belgesinde bir bankanın mühürü var <İsim>!
Carmen Martinez: "Lüksemburg Kraliyet Bankası"; bu oldukça büyük bir ipucu! Hadi bunu Elliot'a götürelim, belki bizi hedefe ulaştırır!

Analiz et: Hesap Bilgileri.
Elliot Clayton: <İsim>, bu para transfer belgesi O.M. Medilab'a yapılan para havalelerini neden takip edemediğimi açıklar nitelikte. Lüksemburg boşuna dünyanın en büyük vergi cennetlerinden biri değil!
Carmen Martinez: O niye ki?
Elliot Clayton: Lüksemburg'un Mali Gizlilik Endekse neredeyse 1000, yani mali işlemlerin takibi neredeyse imkansız!
Elliot Clayton: Ama bu belgede bulduğun mühür beni doğrudan bankaya yönlendirdi ve bu numaralar da şube ve hesap adını net bir şekilde gösteriyor!
Elliot Clayton: Paranın tamamını kurtarmam mümkün olmadı, ama en son yapılan işlemleri durdurdum ve Bir Anne Sütü hesabını askıya aldım.
Elliot Clayton: En azından bağışlarının bir kısmını Om'a iade edebildim!
Elliot Clayton: Böylece O.M. Medilab'ın gelir musluğu da kesilmiş oldu!
Carmen Martinez: Bu da O.M. Medilab'a ve tabiiki de SOMBRA'ya ağır bir darbe indirmiştir! Bakalım bunun altından kalkabilecekler mi <İsim>!

Birkaç dakika sonra...
Angela Douglas: Elliot iyi haberleri verdi <İsim>. Om'un parasının bir kısmını kurtarmışsınız!
Angela Douglas: Yasal bir hayır vakfı kurma fikrim var. Sana anlatmak için sabırsızlanıyorum! Vaktin olduğunda laboratuvara gel!

Angela'nın yasal hayır kurumu konusundaki planlarını dinle.
Angela Douglas: Acayip heyecanlıyım <İsim>! Gurunun parasını kurtardığına göre, bu parayı hak eden bir hayır kurumuna seve seve yatıracaktır!
Angela Douglas: Lars'ın ölümle burun buruna gelmesinden sonra hayata bakış açımızı değiştirdik. Başkalarına da bu konuda yardımcı olmak istiyoruz!
Angela Douglas: Bir Anne Sütü hayalet bir kurum da olsa, ihtiyacı olan çocuklara yardım etme fikri epey hoşumuza gitti. Bu yüzden evlat edinmiş çocukları destekleyen, Bahar Melekleri Vakfı'nı kurduk!
Carmen Martinez: Bu harika Angela! Elliot, kurtardıkları parayı Bahar Meleklerine rahatlıkla aktarır!
Angela Douglas: Biliyorum daha erken, ama o kadar heyecanlandım ki, Bahar Melekleri tişörtleri tasarladım! İlki senin için <İsim>!

Tatil Köyü Lobisi.
Jack Archer: Aah! Warren'ın o pis sırıtışı aklıma geldikçe cinlerim tepeme çıkıyor <İsim>! Sandeep'in cinayetini aydınlatacak kanıtlara ihtiyacımız var!
Jack Archer: Kurbanın dizüstüsünü mü buldun? Doğru, ekran koruyucuda Sandeep'in resmi var!
Jack Archer: Dizüstü şirfeli, ama bunun senin için bir sorun olacağını sanmıyorum! Hadi hemen açalım!

İncele: Kilitli Dizüstü.
Jack Archer: Yuh! Sandeep'in dizüstüsünde amma çok video dosyası varmış! Hepsi de günlük videoları olarak isimlendirilmiş.
Jack Archer: Hepsine bakamayacağımız kadar çok kayıt var burada. Hadi bunu Elliot'a gönderelim, belki o ilginç bir şeyler bulur!

Analiz et: Dizüstü.
Elliot Clayton: Ah, kurtar beni bu sıkıntıdan <İsim>! Bir tane daha günlük videosu izlemek istemiyorum... ölene kadar hemde!
Jack Archer: Harika... Yani Sandeep'in video kayıtları vakit kaybı mı?
Elliot Clayton: Valla çoğunluğu Sandeep'in Himalayalar'daki sürüş maceralarıyla ilgili gevezeliklerinden ibaret. Her videoyu ayrı bir kuzene anlatır gibi çekmiş. Kaç tane kuzeni olduğunu biliyor musun?!
Elliot Clayton: Ama tamamen karavana sayılmaz <İsim>. Bunu görmen gerek!

-Kaydın başı...-
Sandeep Sadhra: Vivaan, Saanvi, Kabir ve Prisha! Serüvenlerini sizinle paylaşacağım için çok heyecanlıyım!
Sandeep: Bugün çok ilginç bir şey buldum kuzenlerim! Gerçekten çok ilginç bir şey!
Sandeep: Sevgili dostum Warren yeni bir paketi daha alıp Gurunun mabedine götürmemi istedi. Warren çok cömert birisi!
Sandeep: Otel odasındayken önemli belgelerden bir kaçını devirdim.
Sandeep: Onları yerine koyduğumda, Warren'ın Bir Anne Sütü adlı yeni bir vakıf açtığını gördüm. Artan Umut'a gelen bağışları oraya aktarıyor!
Sandeep: Warren herkese yardım ediyor, öyle iyi birisi ki! Soyadı da zaten iyi birisi anlamına geliyor! Anladınız değil mi? Bunu mutlaka bir yere yazacağım!

-Kaydın sonu...-
Jack Archer: NEEY, KAAÇ?!?! Duyduklarım doğru mu <İsim>?! Sandeep, Bir Anne Sütü'nü Warren'ın kurduğunu öğrenmiş!
Jack Archer: Bir Anne Sütü'nün, SOMBRA tarafından O.M. Medilab'ı finanse etmek için kurulduğunu biliyoruz zaten.
Jack Archer: Warren araya kendini koyup tüm paraları O.M. Medilab'a akıtıyorsa... Bu da demek oluyor ki Warren SOMBRA adına çalışıyor!
Jack Archer: Sandeep bilmeden güçlü bir kanıt yakalamış! Warren'ın sebebinin arkasında daha fazlasını olduğunu biliyorduk, Sandeep'i bu yüzden öldürmüş olmalı!
Jack Archer: Pekala <İsim>. Hadi Warren'ı ziyaret edelim. Kapı gibi delil karşısında susabilecek mi bakalım!

Warren Goodfellow'u SOMBRA'yla olan bağlantısı konusunda sıkıştır.
Jack Archer: Ölene dek sessiz kalamazsın Warren! SOMBRA'ya çalıştığını biliyoruz!
Warren Goodfellow: SOMBRA mı?! O da ne? Neden bahsettiğinizi bilmiyorum!
Jack Archer: Salağa yatma ulan! Sandeep'in günlük videolarını bulduk. Artan Umut ve Gurunun müritlerinden topladığın paraları Bir Anne Sütü'ne aktarıyormuşsun... Bu da SOMBRA'ya çalıştığın anlamına geliyor!
Warren Goodfellow: Aah, Allah'ın gevşek ağızlısı! Ölüyken bile başıma iş açmayı beceriyor!
Warren Goodfellow: Sandeep'i kullanarak Om Padmasana'yı O.M.'nin beyniymiş gibi lanse etmeye çalıştım. Gurunun mabedindeki OMGel, davuldaki yazı... hepsini de yuttunuz!
Jack Archer: Peki neden suçu Guru'ya yıkmaya çalıştın? Ve SOMBRA'dan emirleri veren kim? İsim istiyoruz!
Warren Goodfellow: Size SOMBRA'dan bahsedeceğimi düşünüyorsanız delirmişsiniz demektir! Eğer anlatırsam, bana yedirdikleri bu hamburgerler gibi kıyma et yaparlar beni. Bir tane alın, zaten soğudular!
(Warren ile konuştuktan sonra)
Jack Archer: Warren'dan bir şey öğrenemeyeceğiz <İsim>. Ağzını mühürledi resmen!
Jack Archer: Warren'ın özünde bir SOMBRA ajanı olduğunu ortaya çıkardık, ama halen cevapsız sorularımız var. Misal, onu kim görevlendirdi?
Jack Archer: İyi fikir <İsim>, iyisi mi cinayet mahalline bakalım! Belki Sandeep bize öbür taraftan daha fazla ipucu bırakmıştır!

İncele: Köy Meydanı.
Jack Archer: Köyün posta kutusu mektup kaynıyor <İsim>. Az ihtimal de olsa, belki içinde bir ipucu buluruz!

İncele: Posta Kutusu.
Jack Archer: Posta kutusunda bulduğun bu zarf açık. Üstelik de Warren'a gönderilmiş!
Jack Archer: Kısmi bir damga var, ama mühre bakılırsa Çin'den gönderilmiş!
Jack Archer: Hadi zarfın içindeki mektuba bakalım <İsim>!
Jack Archer: Bu SOMBRA amblemi değil mi <İsim>?! Mektubun geri kalanı solmuş. Tozlasak iyi olur. Aradığımız ipucu bu olabilir!

İncele: Silinmiş Mektup.
Jack Archer: Bakalım mektupta neler yazıyor <İsim>!
Jack Archer: "Warren. Düşman çok yakınımızda. Dikkati mistik şahsa yönelt... şoförü de ortadan kaldır." İmza, "Kafa Avcısı".
Jack Archer: Yani Warren'ın operasyonunu deşifre etmeye GERÇEKTEN de yaklaşmışız. Demek bu yüzden Sandeep'i öldürme ve suçu Guru'ya yıkma yönünde emir almış!
Jack Archer: "Kafa Avcısı" kim peki?! Warren'ın SOMBRA'daki irtibatı olmalı! Zarftaki damga Çin'e ait, ama orası devasa bir ülke. Nereden başlayacağız?!
Jack Archer: Bu mektubu yazan her kimse asıl adresini gizlemeyi iyi becermiş. Şu anda bununla yapabileceğimiz pek bir şey yok. Hadi bunu merkeze götürelim, belki orada birisi bir iz yakalar!

Tekrar Büro merkezinde...
Jack Archer: Çalına parasını kurtarıp, evlat edinmiş çocukları destekleyen bir vakıf kurarak Om Padmasana'nın gönlünü almış olduk <İsim>.
Jack Archer: Ayrıca Warren'ın sadece bir katil değil, aynı zamanda O.M. Medilab'ın yasa dışı faaliyetlerini finanse eden bir SOMBRA ajanı olduğunu da ortaya çıkardık!
Jack Archer: Warren'ın Sandeep'i öldürme sebebini ve işlediği suçların kapsamını bildiğimize göre artık hak ettiği cezayı almasının vakti geldi!

Nigel Adaku: Warren Goodfellow. Mahkeme seni, Sandeep Sadhra cinayeti ve Bir Anne Sütü ile O.M. Medilab'ı desteklemek amacıyla fonları yasa dışı yönlendirmek faaliyetlerinden ötürü suçlu bulmuştur!
Adaku: O.M. Medilab'ın ahlak dışı ilaç deneylerini ve araştırmalarını ve sizin SOMBRA ile olan bağlantını göz önünde bulunduracak olursak, bunlar çok ciddi suçlar!
Adaku: Sessiz kalma hakkını kullanmak ve "Kafa Avcısı" denilen şahsın kimliğini gizlemek konusunda ısrar edersen, seni tüm bu suçlardan sorumlu tutmaktan başka seçeneğim kalmıyor!
Warren Goodfellow: Öyle olsun! SOMBRA'daki dostlarıma ihanet etmek gibi bir niyetim yok!
Adaku: SOMBRA'ya neden girdin ki Bay Goodfellow? Artan Umut'ta yıllardır yaptığın gönüllü çalışmalarını neden bir çırpıda kenara ittin?
Warren Goodfellow: Ha! Yılların amaçsız debelenmeleri diyelim biz ona. Ellerimin bürokrasi yüzünden bağlanmasından sıkılmıştım.
Warren Goodfellow: SOMBRA bana, işleri istediğim gibi yönlendirebilmem için sınırsız kaynak ve tam kontrol imkanı verdi! İş yaparken ahlak neden bir engel oluştursun ki?!
Adaku: Mahkeme yasalar konusunda o kadar esnek değil! Warren Goodfellow, suçlarının ciddiyeti ve korkunç sonuçları nedeniyle mahkeme seni müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca ellerin sonsuza kadar bağlı kalacak!
Warren Goodfellow: Beni içeri atmanız hiçbir şeyi değiştirmez! SOMBRA'yı asla durduramayacaksınız! Her yerde adamlarımız var!

Tekrar Büro merkezinde...
Şef Ripley: <İsim>, Warren artık parmaklıklar ardında ve Elliot'ta O.M. Medilab'ın mali faaliyetlerini sona erdirdi. Ama SOMBRA halen eskisi kadar güçlü!
Jack Archer: Warren'a SOMBRA emirlerinin yer aldığı Çin'den gönderilen şifreli mektubu saymazsak, elimizde son faaliyetlerle ilgili hiçbir şey yok!
Jack Archer: Bir adres ya da açık mühür olmadan o mektup da bizi bir yere ulaştırmaz!
Elliot Clayton: Jack haklı <İsim>! Mührü veya pulu kullanarak mektubun nereden geldiğini tespit edemedim!
Jack Archer: Onları NASIL bulacağız peki?!
Lars Douglas: Her şey o kadar da kötü değil kardeş! Kolay olmadı... ama ipucu sayılacak bir şey buldum!
Lars Douglas: Kağıdı moleküler seviyesine kadar inceledim. Ve mikroskobik düzeyde kamelya çiçeği izlerine rastladım!
Lars Douglas: Aslen süs çiçeği ve çay yağı olarak kullanılır. Ama daha da önemlisi, dünyada sadece Çin'in güney batısındaki Yunnan Eyaleti'nde bulunur!
Jack Archer: İşte bu Lars! Buldun! Warren'ın SOMBRA irtibatını bulacağımız yer orası!
Şef Ripley: İşte bu tam da aradığımız ipucuydu <İsim>! SOMBRA'nın ve "Kafa Avcısı"nın peşine düşmek için doğruca Yunnan'a gidiyoruz!

Advertisement