Criminal Case Wiki
Advertisement
Vaka Diyaloglar


Andrea Marquez: <Rütbe> <İsim>, Allah'a şükür buradasın! Bu gece kimse uyku uyuyamayacak!
Andrea: Ama neyse ki Caz Şehri sakinlerini zamanında tahliye edebildik. Fırtına kapımıza dayanmak üzere!
Andrea: Fakat sel duvarları yıkılmak üzere, ve aldığımız bilgiye göre yağmacılar sokakları işgal etmişler!
Andrea: Bu da yetmezmiş gibi bir mahkumun yaşanan arbedeyi fırsat bilerek ceza evinden kaçtığına dair bir duyum aldım!
Frank Knight: Off, sanki Caz Şehrinin kontrolünü kaybediyormuşuz gibi!
Andrea: İşte bende bu yüzden <Rütbe> <İsim>'den sokaklarda devriye gezmesini istiyorum, üstelik sende onunla gidiyorsun Frank. Bu gece kesin bir olaylar olacak!
Frank: Merak etme Andrea. Eğer olaylar falan olursa, ben elimi bile sürmem!

-Daha sonra, Caz Şehri sokaklarında...-
Frank: Şu yağmacılar bizimle uğraşmasınlar, öyle değil mi <İsim>? Onlara buraların efesinin kim olduğunu gösteririz icabında!
Frank: ...
Frank: O da neydi?! Kim var orada?!
Kitty LaBombe: Ayyy! Çekilin önümden! Şu ayağımdaki topuklulara aldırış etmeden oradan hızlıca uzaklaşmam gerek!
Frank: Nasıl lan...?! Neler oluyor bayan... Yani bayım... Yani, cidden neler oluyor?!
Kitty: Tiyatroda. Bir... İğrenç bir şey var! Düğünde takunya giymekten bile daha iğrenç bir şey!
Frank: Ah, harika. Benden o tiyatroyu seninle birlikte aramaya gelmemi isteyeceksin, değil mi <İsim>?! Güya beladan uzak duracaktık!

1. Bölüm

İncele: Terk Edilmiş Tiyatro.
Frank Knight: Dünyanın içkisini de devirsem, o görüntü uzun bir süre aklımdan çıkmayacak! Nasıl bir ruh hastası, birisini bir sandalyeye bağlayıp farelere yem eder sence?!
Frank: En azından kurbanın kim olduğunu biliyoruz, tulumunun üzerinde ismi yazıyor: "Scott Lee Allan".
Frank: Doğru dedin <İsim>, üzerinde ceza evi üniforması var! Bu, Andrea'nın bize bahsettiği kaçak mahkum olmalı! Kaçtıktan sonra Caz Şehrine gelmiş olması gerek!
Frank: Doğru, kaçak bir mahkumun dibindeki bu mücevher oldukça şüpheli. Ama yeteneklerin sayesinde bunu dakikasında onaracağına inanıyorum.
Frank: Birde şu dışarıda bekleyen "hanımefendi" var. Kulağa tuhaf geliyor belki ama sence de kendisi biraz... erkeksi değil mi?
Frank: Ah, anladım! O, kadın kıyafetleri giyen bir erkek! Yani bir zenne! Şimdi anlaşıldı... gibi. Hadi gidip ona tiyatroda ne aradığını soralım!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Roxie Sparks: <İsim>, cesetteki fareleri buraya getirmeden önce temizleyebilirdin! Burası bir morg, hayvanat bahçesi değil!
Frank: Şu zararlılara zaten dokunmayacaktım. Allah'tan <İsim>, bana nazaran daha çelik gibi sinirlere sahip!
Roxie: Bu pek zor olmasa gerek, Frank. Neyse, cesedi inceledim ve iyi haber, cinayet silahına - ya da elimizde onlardan elli tane olduğuna göre silahlarına mı demeliyim - sahibiz.
Roxie: Kurban, fare çekici denilen bir maddeyle kaplanmış, bu madde fareleri çekmek için haşere uzmanları tarafından kullanılıyor. Onlar için çikolata gibi! Doymak bilmiyorlar.
Frank: Yani kurbanı her kim öldürdüyse, fareler onu yesin diye mi bu maddeyle kapladığını söylüyorsun?
Roxie: Evet. Çok zekice, değil mi?
Roxie: Daha fazlası da var <İsim>. Ayrıca kurbanın bağlandığı ipleri de analiz ettim.
Roxie: Pek rastlanmayan, Meksika Usulü Kelepçe Düğümü ile bağlanmış. Genelde bu sadece askeriyede kullanılır.
Roxie: Katil işini savsaklamayan biri olmalı, <İsim>. Askeri eğitim aldığı kesin!

Kitty LaBombe ile tiyatrona ne olduğu hakkında konuş.
Kitty LaBombe: Lütfen biraz acele edebilir miyiz? Bu gece çalışmam gerekiyor ve makyajım da kendi kendini yenileyemez.
Frank: Ancak <Rütbe> <İsim> git derse gidebilirsiniz. Şimdi, terk edilmiş tiyatroda ne arıyordunuz, hanımefendi?
Kitty: Ama hayatım, lütfen! Ben, yıllar boyunca sırf "hanımefendi" denmek için ince topuklular üzerinde yürümeyi öğrenmedim! Adım Kitty, ve bir zenneyim. Yani size göre Bayan LaBombe!
Kitty: Siz bu kadar muhteşem görünmeyi ucuz mu sanıyorsunuz? O tiyatroya herhangi eski bir peruk "kurtarabilirmiyim" diye bakmak için gitmiştim.
Kitty: Ama tek bulduğum şey... bir ceset oldu!
Kitty: Şimdi hatırladım da... O adamı daha önce görmüştüm!
Kitty: Onu DuBois caddesinde diğer yağmacılar ile birlikte görmüştüm, sanki indirim dönemindeki ev hanımları gibi dükkanların camlarını kırıyorlardı! Sanki bir fil sürüsü gibiydiler, fakat daha az şekilli!
Frank: Yardımınız için sağ olun... Bayan Kitty. Şimdi hemen gidip DuBois caddesini yoklayacağız!

İncele: Yağmalanmış Cadde.
Frank: Şu caddeye bir bak! Yağmacılar her şeyi alıp geri kalanları da ateşe vermişler!
Frank: Fakat her şeyi de almamışlar. Şu spor çantasını bularak iyi iş çıkardın <İsim>. Hadi içini arayalım!
Frank: Yalnız neden şu kırık cihazın buradaki diğer bir sürü parçalanmış hırdavattan daha önemli olduğunu düşündüğünü anlamış değilim. Sanırsam sen bunu onardıktan sonra anlayabileceğim.

İncele: Spor Çantası.
Frank: Vallaha ne diyeyim, spor çantasının içinde hapishane prangası çıkartacağını hiç düşünmemiştim!
Frank: Sence bunlar, kurbanın hapishaneden kaçması ile bağlantılı olabilir mi? O zaman haydi bu prangayı laboratuvara gönderelim!

Analiz et: Hapishane Prangası.
Yann Toussaint: <İsim>, bulduğun şu hapishane prangasına bakma şansım oldu ve üzerinde Scott Lee Allan'ın DNA'sını buldum!
Frank: Yani bu adam, bu prangayla hapishaneden kaçmayı başarmış mı diyorsun?! Kilidi nasıl açmış?
Yann: Açmamış. Pranga çok güçlü bir asitle eritilmiş. Kelepçelere dökülünce metali eritmiş.
Yann: Asit, konsantre borik asitten oluşuyor. Çok nadir bulunur, hatta Sağlık ve Güvenlik kayıtlarına göre bölgede sadece bir kişide bulunuyor.
Frank: Bu kişi kurbanla temasa geçmiş olmalı! Elinde bir isim var mı?
Yann: Adı Ethel Hubcap. Ve buna inanmayacaksın... Bir haşere ilaçlama şirketinin sahibi!
Frank: Ciddi misin! <İsim>, hadi gidip şu Ethel'la bir konuşalım!

Ethel Hubcap ile kurbana yardım etmesi hakkında konuş.
Frank: Bayan Hubcap, eğer vaktiniz varsa size Scott Lee Allan hakkında bir kaç soru sormak istiyoruz.
Ethel Hubcap: Scott Lee Allan mı? Evet, hatırladım. Aç ve zincirlenmiş bir halde kapımın önünde bitivermişti. Rezil bir durumdaydı.
Ethel: Bende ona rakun pastası verip en iyi hamamböceği asidim ile zincirlerini erittim. Bence her zaman ihtiyacı olanlara yardım etmelisiniz.
Frank: Kaçak bir mahkuma yardım etmek cezai bir harekettir, Bayan Hubcap. Ki Scott Lee Allan öldürüldü ve cesedini fareler ile kaplı olarak bulduk... Siz haşere avcılığı yapıyordunuz, değil mi?
Ethel: Evet yapıyorum, fakat fareler ile yaptığım tek şey onlardan leziz kekler yapmam! Şimdi müsaadenizle, muftakta sincap yahnim var ve bir kedinin onu kapıp götürmesini istemiyorum.

İncele: Kırık Cihaz.
Frank: Şu şeyi onardığın için tebrikler <İsim>... şeyi... Bu ney lan? Sanki fareler için bir eve benziyor!
Frank: Bunun bir insancıl fare tuzağı olduğunu mu düşünüyorsun? Kim fareleri yakalayıp öldürmemek ister ki?!
Frank: Sanırsam buradaki olay, kurbanımızın fareler ile çevrilmiş olması! Ayrıca tuzağın üzerinde kan var! Bundan bir numune alabilir misin <İsim>?

İncele: İnsancıl Fare Tuzağı.
Frank: Harika! Artık o fare tuzağından kan örneği aldığına göre, tek yapmamız gereken şey bunu Yann'a göndermek!

Analiz et: Kan.
Yann: <İsim>, sezgilerinde yine haklı çıktın. Şu fare tuzağında bulduğun kan, kurbana ait!
Yann: Katil, tuzağı beraberinde götürüp sokakta senin bulduğun yere atmış olmalı!
Yann: Ama dahası da var! Kurbanın kanıyla karışmış bir de yabancı madde vardı: Alkol! Herhangi bir alkol değil: Gold Stag Viskisi!
Frank: Demek katil viski içiyor, öyle mi? Bunu tahmin edemediğime şaşırdım. Normalde Gold Stag'in kokusunu gözüm kapalı alırım!

İncele: Kırık Mücevher.
Frank: Haha, güzel kolyeymiş <İsim>, ama kıyafetinle pek gitmedi sanki.
Frank: Tamam, affedersin. Bundan sonra moda tavsiyelerimi kendime saklarım. O kolyede ilginç bir şeyler olduğunu mu söyledin?
Frank: Bunun bir aile arması olduğunu mu düşünüyorsun? Enteresan! Benim öyle bir şeyim olsa büyük ihtimalle üzerinde bir bar sandalyesi, birde televizyon kumandası olurdu!
Frank: Haklısın, böyle bir kolyenin mutlaka bir garanti belgesi olmalı. Belki bu aile armasını veri tabanında aratarak kime ait olduğunu bulabilirsin!

İncele: Aile Arması.
Frank: Terk edilmiş tiyatroda bulduğun kolyenin üzerindeki arma meğersem Blade ailesine aitmiş!
Frank: Veronica Blade'i hatırladın mı? Hani şu Joe Stanford cinayetini soruştururken karşılaştığımız güzel varis.
Frank: Harikasın <İsim>, hadi ona kolyesinin nasıl olup ta bir cinayet mahallinde bittiğini soralım! Yalnız inşallah henüz tahliye edilmemiştir!

Veronica Blade ile kolyesi hakkında konuş.
Frank: Bayan Blade? Sizi evinizde bulmayı beklemiyorduk! Büyük bir kasırganın bu yöne doğru yaklaştığından haberiniz yok mu?
Veronica Blade: Ben fırtınalardan korkmam. Ben kasırgalar sırasında uyuyup, ertesi gün akşam yemeği partisi düzenlemiş birisiyim.
Veronica: Ayrıca bu şehirdeki kimseye güvenemezsiniz. Misal bu sabah eşkıyanın biri, boynumdaki kolyeyi bir çırpıda çalıp kaçıverdi.
Frank: Birisi kolyenizi mi çaldı?! O zaman kolyenizi neden bir cinayet mahallinde bulduğumuz şimdi anlaşıldı! Kolyeyi kurban çalmış. Acaba bahsettiğiniz kolye bu mu, hanımefendi?
Veronica: Evet, bu! Bu, nesillerdir ailemin bir parçası! Ah, çok teşekkürler memur beyler, eğer uygunsuz kaçmasaydı, şimdi sizi öpebilirdim!
Frank: Önemli değil. Her neyse, burada bulunmamızın sebebi, kolyenizi çalan adamın öldürülmüş olması...
Veronica: Hiç şaşırmadım nedense! O, iğrenç, pislik bir adamdı. Bence ölüm, onun gibi bir lağım faresi için fazla iyi bir son!

Daha sonra karakolda...
Frank: Pekala, tekrardan vahşi sokaklar yerine karakolda güvende olmak harika bir şey!
Frank: Şimdi kaçak mahkumumuzun cinayeti hakkında neler öğrendik <İsim>?
Frank: Zavallı Veronica Blade'in kolyesi çalmış olduğunu biliyoruz, ama o tam şüpheli bile sayılmaz. O kimseyi öldüremez ki!
Frank: Diğer yandan da şu Ethel denen kadın... Yani, kurbanı prangasından kurtardığı doğru, fakat aynı zamanda haşere kontrolünde çalışıyor, yani cinayet silahına kolayca erişebilir!
Frank: Vallaha <İsim>, içimden bir ses bu gecenin çok uzu-
*...*

2. Bölüm


*...*
Frank Knight: O da neydi öyle?!... <İsim>, orada mısın? Işıkları kim söndürdü?
Frank: Anaam! Birisi elime dokundu! Kim var orada?!
Roxie Sparks: Benim, Roxie! İnsanlar karakolu yağmalıyorlar! Dışarıda yüzlerce olmalılar!
Roxie: Dışarıya çıkmalıyız <İsim>, fakat yağmacılar çıkışı kapatmışlar!
Frank: Peki ne önerirsin?! Havalandırmadan çıkmayı mı?
Frank: ...Şaka yapıyor olmalısın.

-Bir kaç dakika sonra, sokakta...-
Frank: Aah! Bu kadar çöpümüz olduğunu kim bilebilirdi acaba! Herkes iyi mi?
Andrea Marquez: Karakolu yağmacıların eline bırakamayız! Şimdilik Scott Lee Allan'ın katilini avlama işini askıya alıyorum.
Frank: Ne? Hayır! Kurbanımızın son anlarını öğrenmeyi başarmıştık! Hapisten kaçtıktan sonra yağma olaylarına karıştığını biliyoruz! Geri kalanını bulmak için biraz zamana ihtiyacımız var!
Andrea: ...Pekala. O zaman soruşturmaya devam, <İsim>. Fakat ilk olarak birinizden karakola geri dönüp hasarı ölçmenizi istiyorum.
Hannah Choi: Ben Frank gitsin diyorum!
Roxie: Bende. Gönüllü olduğun için sağ ol, Frank.
Frank: Ne?! Eyvallah ya, sağ olun! Hepimiz birimiz içine ne oldu?!
Frank Benimle geleceğini söylediğin için sağ ol <İsim>. Sen gerçek bir dostsun. Pekala, hadi karakola geri dönelim!

İncele: Yağmalanmış Karakol.
Frank: Uff, Allah'tan yağmacılar gitmişler! Fakat her şey talan edilmiş! Ne tür serseriler bunu yaparlar ki?!
Frank: Allah kahretsin! Yağmacılar dolabımın kilidini kırmışlar! Viskileri mi orada saklıyordum! İçini aramaya ne dersin <İsim>?
Frank: Bu kartpostalı daha önce gördüğümü hatırlamıyorum. Kime aitmiş? "Sevgili Anne, Scott Lee Allan ile aynı hücreyi paylaşmak tam bir cehennem azabı. Keşke geberip gitse!"...
Frank: Yağmacılardan biri kurbanımızı tanıyormuş, üstelik arkadaş ta değilmişler!
Frank: Hey, haklısın. Bu kartpostal, bir mahkum tarafından gönderilmiş. Üzerinde kimlik numarası var! O zaman bunu yazan her kimse kurbanımızın hücre arkadaşı olmalı!
Frank: Bunun kim olduğunu öğrenmemiz lazım! O mahkum kimlik numarasını çözebilme şansın var mı <İsim>?
Freddie Alonzo: <Rütbe> <İsim>! Seni gördüğüm için içim rahatladı!
Freddie: Beni hatırladın mı? Ben Freddie Alonzo! Hani organizatör olan? En son zavallı Elmer Buttons öldürüldüğünde karşılaşmıştık...
Frank: O adamı tanıyor musun <İsim>? Hmm, sanırsam o gün Amy ile çalışıyordun... Neyse, bayım, buradan bir yere ayrılmayın. Sizinle en yakın zamanda konuşacağız.

Freddie Alonzo ile karakolda ne işi olduğu hakkında konuş.
Freddie Alonzo: Allah'a şükür geldin <Rütbe> <İsim>! Yağmacılardan korunmak için karakola gelmiştim, fakat zaten buradalarmış ve beni dövdüler!
Freddie: İnsanlar tahliye edildiklerinden beridir bölge resmen savaş alanına döndü! İnsanlar istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar!
Freddie: Şey, yanında biraz içki var mıdır <Rütbe> <İsim>? Şu anda bir bardak Gold Stag için adam bile keserim.
Frank: Bende!
Freddie: Üstelik mahkumların kargaşayı fırsat bilerek ceza evinden kaçtıklarını bile duydum! Şu anda bölge resmen yok olmanın eşiğinde!
Frank: Mahkumlardan bahsetmişken, acaba şu adamı daha önce görmüş olabilir misiniz?
Freddie: Hmm... Hayır, siması tanıdık gelmedi. Kusura bakma <Rütbe> <İsim>, keşke daha çok yardımım dokunabilseydi.

İncele: Kartpostal.
Frank: Daha önce hiç bir postanede çalışmayı düşünmüş müydün <İsim>? O mahkum kimliğini çok hızlı çözdün!
Frank: Dalga geçiyorum yahu. Hadi şu kimlik numarasını Hannah'ya gönderelim ve kurbanımızın hücre arkadaşı olmaktan mutlu olmayan şahıs kimmiş öğrenelim.

Analiz et: Mahkum Kimliği.
Hannah Choi: Kolay oldu <İsim>. Kartpostaldaki mahkum kimlik numarasını öğrenmek için yapmam gereken tek şey ceza evi sistemlerine korsan giriş yapmak oldu!
Hannah: Kurbanımızın hücre arkadaşı, Andre Roche adında biriymiş!!
Hannah: Roche, küçük işler peşinde koşan bir sahtekar ve yakın zamanda hapishaneden çıkmış. Demek ki kurbanımız öldürüldüğünde bir kuş kadar özgürmüş...
Frank: Tam arkandayım <İsim>! Gidip şu Andre Roche'u görelim!

Andre Roche ile kurbanla aynı hücreyi paylaşması hakkında konuş.
Frank: Bay Roche, <Rütbe> <İsim>, üzerinde Scott Lee Allan'dan bahsetmiş olduğunuz bir kartpostal buldu. İkiniz hücre arkadaşıymışsınız, doğru mu?
Andre Roche: E... Evet. Niye ki? B-Bir şey mi oldu?
Frank: Scott öldürüldü. Ve kartpostalınızda onun ölmesini istediğinizi yazmışsınız...
Andre: O... O sadece benim konuşma tarzım! Ben Scott'a asla zarar veremezdim, o benim iki katım boyutunda!
Andre: Aylar boyunca hayatımı cehenneme çevirdi. Ne zaman annem bana Gold Stag gönderse, şişeyi hep benden çalardı. Ne zaman biraz para kazansam, onu hep benden alırdı!
Andre: İşin aslı şu ki, beni resmen kölesi yapmıştı. Hücreyi hep ben temizlerdim, yatağını hep ben yapardım. Hatta beni kum torbası niyetine kullanırdı. Gerçi ona bakarsanız, ben herkesin kum torbasıyım da...
Andre: Lütfen <Rütbe> <İsim>! Benim onun ölümü ile hiçbir alakam yok! Lütfen beni hapse geri gönderme! Bunu kaldıramam!

İncele: Polis Dolabı.
Frank: O paketin dolabımda ne işi var?!
Frank: Hey, doğru dedin <İsim>. Bu bir Fare Yemi! Hani kurbanımızın üzerinin kaplı olduğu madde!
Frank: Bir saniye... sırf benim dolabımda buldun diye... benden şüpheleniyor olamazsın, değil mi?! Hele ki geçirdiğimiz bunca zamandan sonra <İsim>! Hadi şu paketi Yann'a gönderelim, o benim suçsuzluğumu kanıtlayacaktır!

Analiz et: Fare Yemi.
Frank: Yann, Allah'a şükür laboratuvarın yağmacılardan korunmuş. Sırf şu fare çekiciyi benim dolabımda buldu diye, katil olmadığımı <İsim>'e kanıtlayabilirsin!
Yann Toussaint: Merak etme Frank ve evet, laboratuvarım yağmacılardan kurtuldu. Doğrusunu söylemek gerekirse cihazların güvenliğindense, çocuklarımın resimlerinin güvenliği için daha çok endişe ettim!
Yann: Neyse, <İsim> tarafından bulunan fare yemi paketinin, katile ait olduğuna şüphe yok. Kurbanın cesedindeki maddeyle karşılaştırdım ve mükemmel bir şekilde eşleşiyor!
Yann: Ayrıca paketteki maddede yabancı bir madde buldum. Bu toz, Slertec deniyor, bir çeşit uyku hapı.
Frank: Slertec mi? Sanırım uyuyamadığım da eski karım bunlardan kullanırdı... Ben çok horlarım da.
Frank: Neyse, bu demek oluyor ki katil, uyku hapı kullanıyor! Çok teşekkürler Yann.
Yann: Bekle, bitirmedim. Hannah'dan senin için Fare Çekici maddelere ait satış kayıtlarını incelemesini istedim, <İsim>.
Yann: Dediğine göre katil paketi yalnızca DuBois bulvarındaki haşere pazarından almış olabilirmiş!
Frank: Mükemmel! <İsim> haklı, hemen mağazaya gitsek iyi olur!

İncele: Haşere Pazarı.
Frank: Yağmacılar bu dükkanın bile altını üstüne getirmişler! Sanırsam bazılarının haşere kovucuya ihtiyacı varmış...
Frank: Şu kırık dükkan tabelasını mı onarmak istiyorsun? Bugün nedense iyi huyluluğumuz üzerimizde, değil mi <İsim>...
Frank: Ben daha çok şu aldığın telgrafı merak ediyorum. Bunların daha halen kullanıldığını kim bilebilirdi ki?!
Frank: Hey, iyi yakaladın! Bu telgraf Scott Lee Allan adına gönderilmiş! İnşallah mesajın şu solmuş kısımlarını kurtarabilirsin <İsim>...

İncele: Kırık Mağaza Tabelası.
Frank: Nasıl... Birileri şu dükkan tabelasına "Scott, sen ölü bir faresin" yazmış! Sence bu kurbanımıza karşı yapılmış bir uyarımı idi?
Frank: Doğru dedin, şimdi yapacağımız en iyi şey, dükkanın sahibini sorgulamak. "Ethel'ın Haşere Pazarı"... Hey, şu daha önce sorguladığımız manyak kadının adı da Ethel değil miydi?
Frank: Ayrıca kurbanımızı prangalarından kurtaran da o değil miydi? Öyleyse niye onu tehdit etsin ki?
Frank: Aynen, katılıyorum <İsim>. Bunda bir bit yeniği var. Hadi gidip Ethel ile tekrardan konuşalım!

Ethel Hubcap ile kurbanı mağaza tabelası ile tehdit edişi hakkında konuş.
Ethel Hubcap: Kımıldamayın yoksa ateş ederim!
Frank: Hey, indir silahını! Biz polisiz!
Ethel: Ah, bu sensin <Rütbe> <İsim>! Sana biraz içki ısmarlasam? Tahtakurusu püresi? Ya da bir bardak Gold Stag?
Ethel: Sana silahımı doğrulttuğum için kusura bakma, fakat sokaklarda bunca it kopuk fink atarken... Sevgili kocam ordudaydı ve bana kendimi korumayı da o öğretti!
Frank: Peki sana dükkan tabelasını kullanarak insanları kendinden uzak tutmayı da öğretti mi? "Scott, sen ölü bir faresin"... Sence bu yazıyı kim yazmış olabilir?
Ethel: Ben yazdım, ve bundan çekinmiyorum da! Ben bu adamı içeriye aldım ve zincirlerinden kurtardım... Peki o bunun karşılığında ne yaptı, biliyor musunuz?
Ethel: Dükkanı mı yağmaladı! Ekmek teknemi batırdı! Bende o tabelayı ona uyarı olsun diye astım: geri gelirsen seni gebertirim!
Ethel: Sonuçta <Rütbe> <İsim>, haşaratlardan kurtulmak benim işim!

İncele: Telgraf.
Frank: Harikasın <İsim>! Kurbana gönderilen bu telgrafın üzerinde ne yazdığını ortaya çıkarmayı başardın! Bir bakalım...
Frank: Telgrafta: "Sana yalvarıyorum, lütfen parayı geri getir. Ne istersen yaparım!" yazıyor.
Frank: Bak sen şu işe! Anlaşılan kurbanımızın birilerine para borcu varmış. Yani bir suçluya göre pekte anormal sayılmaz ama, kime borcu varmış ki? Doğru, iyisi mi bu telgrafı Hannah'ya göndermek. O, bunun ne olduğunu bulur!

Analiz et: Telgraf Mesajı.
Hannah: Cidden <İsim>, bulduğun şu telgraf acayip bir şeymiş. Hala telgraf gönderen var mıymış ya?
Hannah: Neyse, telgrafı gönderenin kim olduğunu bulmak epey kolay oldu. Gönderen kişi Veronica Blade.
Frank: Elbette! Telgraf tam Veronica'ya göre bir şey, kısa mesaj ya da e-posta atmak ona yakışmaz!
Frank: Hımm, neysei bu telgrafı kurbanımıza Veronica yazmışsa eğer...
Frank: Bu durumda Scott'ın ona para borcu olmalı! Bir suçluyu işe karıştırdığına göre, kadıncağızın durumu cidden kötü olmalı.
Frank: Veronica'nın yardıma ihtiyacı var! Hadi gidip onu kurtalarım... şey yani, onunla konuşalım!

Veronica Blade ile kurbana attığı telgraf hakkında konuş.
Veronica Blade: Ne çabuk döndünüz, memur beyler? Size bir içki ayarlayayım mı? Viski? Nane kokt-
Frank: Veronica, kurbana çektiğin telgrafı ve ona para için yalvardığını biliyoruz. Acaba sen ve Scott Lee Allan arasında tam olarak ne geçti?
Veronica: Allah kahretsin! Sonunda öğrendiniz demek. Tamam. O ucube görünümlü küçük fare benim bütün sorunlarımın tek kaynağı...
Veronica: Bir kaç sene önce Scott, ailemin servetini cebine indirmişti! Benim zavallı saf babamı bütün paramızı sahte bir iş anlaşmasına yatırması için kandırdı!
Veronica: Ama bizi zengin yapmak yerine... bütün paramızı cukkalayıp kaçtı!!!
Veronica: Size yemin ediyorum onu gebertebilirdim! Babam ordudaydı ve bana silah kullanmayı öğretmişti. Fakat hiçbir zaman fırsatım olmadı.
Veronica: Şimdi istirahate çekilmek zorundayım. Gidip uyku haplarımı alayım. Beni çok yordunuz!

Daha sonra tahliye merkezinde...
Frank: Karakol talan edildiğinden beridir Andrea'nın bizi daha güvenli bir yerde toplamak istemesini anlıyorum da, en azından Thunderdome yerine daha iyi bir yer seçebilirdi! Misal bir bar!
Frank: Kusura bakma <İsim>, biraz huysuzluğum üstümde. Bütün gece ayaktaydık ve bu soruşturmada iyice kafam karıştı.
Frank: Şimdi elimizde kurbanla aynı hücreye sıkışmış olan Andre Roche adlı tıfıl var. Birisini öldürmeyi bırak, daha hapşırmaya bile mecali yok.
Frank: Birde Scott'ın dükkanını yağmalamasına... aşikar bir tepki vere Ethel var. Üstelik farelerden de gayet iyi anlıyor!
Frank: Sonrada güzel Veronica var! Ama o, bu hikayede gayette masum bir kurban! Sonuçta Scott, onu servetinden etti!
Russell Crane: <İsim>! Yetiş! Yardımına ihtiyacım var! Amy... Amy saldırıya uğradı!!!

3. Bölüm

Tahliye merkezinde...
Russell Crane: <İsim>, yetiş! Yardımına ihtiyacım var! Amy... Amy saldırıya uğradı!!!
Frank Knight: Nasıl lan... Amy, iyi misin?!
Amy Young: Ben... Sanırsam iyiyim, evet. Allah'tan Russell beni buldu!
Amy: Karakolda, yağmacıların geri gelmeleri durumunda devriye geziyordum. Sonra arkamda bir ses duydum, döndüm ve... Bayıltıldım!
Amy: Sanırsam maske takıyordu. O yüzden yüzünü göremedim...
Amy: Ama ne söylediğini hatırlıyorum: "<Rütbe> <İsim>'e söyle soruşturmanın peşini bıraksın, yoksa çok kötü şeyler olur..."!
Frank: Soruşturmayı bırakmamızı mı istiyor dedin?! <İsim> haklı, sana saldıran kişi Scott'ın katili!
Frank: Katılıyorum, karakola dönmemiz gerek! Sen burada Russell ile kal Amy. <İsim> bunu halleder!

İncele: Polis Dosyaları.
Frank: Bu, cinayet mahallinin bir planı mı? İyi yakaladın! Şimdi tek yapmamız gereken şey ortasında ne yazdığını bulmak!
Frank: Şu kırık zımbırtı da neyin nesi? Bunu geri birleştirme yeteneklerin konusunda sana güveniyorum <İsim>!
Frank: Peki ya şu resim? Haklısın, bu kurbanımız, sadece daha genç görünüyor.
Frank: O zaman yanında ki çocuk ta onun oğlu olmalı!... Acaba yüz tanımlama yazılımın halen çalışıyor olabilir mi? Bugün bu çocuğun neye benzediğini bulmamız gerek!

İncele: Kırık Nesne.
Frank: Karakolda bulduğun o kırık nesne bir maskeymiş!
Frank: Hakılsın! Amy katilin, kendisine saldırdığı sırada maske taktığını söylemişti! Hımm, o zaman şunu laboratuvara mı gönderelim, yoksa-
Russell: Ya da bana verin. Bu maskeyi, Amy'nin saldırı sırasında yaşadığı anı gözünde canlandırmak için kullanabiliriz. Belki katil hakkında başka şeyler hatırlıyordur.
Russell: Bunu daha önce hiç yapmamıştım, o yüzden uygulama şeklini bir kaç saat kadar okumam gerekecek. O maskeyi bana bırak <İsim>, ben bundan bir şeyler çıkartırım!

Analiz et: Maske.
Russell Crane: <İsim>, karakolda bulduğun maskeyi kullanarak Amy'nin katili hatırlamasının yolunu buldum!
Russell: Şimdi Amy, gözlerini kapamanı, zihnini geriye götürmeni istiyorum... Geriye, bu akşam karakola. Ne görüyorsun?
Amy Young: Masam dağıtılmış. Güzel ofisim mahvolmuş. Her yer karanlık ve korkunç, keşke <İsim> burada olsaydı...
Amy: Ben... Bir şey duyuyorum. Tam arkamda. Bir şey hareket etti. Burada biri var!
Russell: Şimdi Amy, gözlerini açmanı ve bana ne gördüğünü söylemeni istiyorum.
Amy: Katil! Katil burada! Yüzünde... korkunç bir maske var! Tek görebildiğim...
Amy: ...bu korkunç yeşil gözler!
Russell: Uyan Amy. Artık döndün. Artık güvendesin.
Amy: Ah, <İsim>. Şimdi hatırlıyorum. Bana saldıran kişi. Katil. Yeşil gözleri vardı!

İncele: Aile Fotoğrafı.
Frank: Harika işti <İsim>! Kurbanımızın oğlunun bugün nasıl göründüğünü bulabildin! İlginç, bu yüz nedense tanıdık geliyor...
Frank: "Bu adamı pembe peruk ve makyajla hayal et" derken ne demek istiyorsun? <İsim>, bence sen Russell gibi ucubeler ile biraz fazla takılıyorsun!
Frank: Hayır, yapmam! Neden bu adamı... pembe bir perukla hayal edeyim...
Frank: Aman Allah'ım! Haklısın! Kurbanımızın oğlu... Kurbanımızın oğlu aslında Kitty LaBombe! Hemen gidip onunla konuşmalıyız!

Kitty LaBombe ile kurbanın oğlu olması hakkında konuş.
Frank: Bayan LaBombe, bize daha önce kurbanı gördüğünüzü söylediğinizde, onun babanız olduğundan bahsetmemiştiniz!
Kitty LaBombe: Demek öğrendiniz sonunda. Evet, Scott benim babamdı, tabi ne kadar baba denirse artık.
Kitty: Yıllar boyunca hayatımı cehenneme çevirdi! İçimdeki eş cinseli zorla yok etmeye çalıştı, tabii bu işe yaramayınca, belki onların bir şansı olur diye beni askeri okula gönderdi!
Kitty: Ona göre yeterince sağlam değilmişim! Sanki makyaj yapıp bu kadar muhteşem olmak çok kolaymış gibi!
Kitty: Ne zaman peruğumu taksam, birisinin bana sarılacağını mı, yoksa yumruk mu atacağını tahmin edemiyorum. Ama yine de takıyorum. Geceleri sırf rahat uyuyabilmek için uyku hapları alıyorum!
Frank: Oha, bu... Babanın sana hayatı dar etmiş olması için üzgünüm Dan- Bayan Kitty. Ona karşı oldukça kızgın olmalısın...
Kitty: Duruşması sırasında parlak dar pantolon giymiştim, şimdi de ölümünün şerefine bir bardak Gold Stag içeceğim, şekerim!

İncele: Solmuş Tiyatro Planı.
Frank: Harika iş çıkardın <İsim>! O tiyatro planından ümidi kesmiştim, fakat sen onu kurtarmayı başardın!
Frank: Hımm, doğru, kurbanı bulduğun yerin tam orada bir tane "x" işareti var...
Frank: O zaman bu plan katil tarafından kullanılmış!
Frank: Haklısın, cinayet mahalline geri dönmeliyiz. Eğer şanslıysak, katil her şeyi ayarlamadan önce arkasında delil bırakmış olabilir!

İncele: Tiyatro Sahnesi.
Frank: Hey, bu bulmuş olduğun günlük, Pasifik Koyu Ceza Evi tarafından tahsis edilmiş! Bunun bir mahkumun günlüğü olması lazım. Bir bakalım...
Frank: Bu günlüğün sahibi her kimse kafası bayağı bir güzelmiş! "Burada yemekler berbat"... Bugün iyi bir gün DEĞİLDİ"... Bir adet kusmuk çizimi...
Frank: Ah, iyi yakaladın <İsim>! "Bütün gün çalışıp oyun oynamamak Andre'yi ruhsuz bir çocuk yapıyor". Sence bu Andre Roche'un günlüğü olabilir mi? Sonuçta kendisi, kurbanımızın hücre arkadaşı idi!
Frank: Andre'nin son girisinin olması gereken yerde büyük bir boşluk var... Orada ne yazdığını açığa çıkartabilir misin <İsim>?
Frank: Ayrıca şu kıyafet kutusunun içini karıştırmanı da sabırsızlıkla bekliyorum. Belki bir sonraki gizli görevin için uygun bir kostüm bulursun...

İncele: Günlük.
Frank: Harika! Andre Roche'un günlüğündeki son giriyi açığa çıkarmayı başardın!
Frank: Diyor ki: "Scott Lee'nin gizli ganimeti. daha fazla bulmalıyım"...
Frank: Scott'ın Veronica'nın ailesinden çalmış olduğu paradan bahsediyor olmalı! O zaman Andre'nin de ondan haberi vardı!
Frank: Seni gayet iyi anladım <İsim>. Hadi gidip küçük Andre'yi günlüğü konusunda sıkıştıralım! İnşallah bu sefer de zırıldamaz...

Andre Roche ile kurbanın saklı hazinesi hakkında konuş.
Frank: Andre, <Rütbe> <İsim>, hapishanede saklamış olduğun günlüğünü buldu. Scott'ın gizli hazinesini bulmak istediğini biliyoruz...
Andre Roche: Ha! Bana ondan bahsetmeyin! Scott, belki ganimetinin yerini söyler umudu ile haftalarca onun köleliğini yaptım, ama ağzını açıp tek bir kelime bile etmedi!
Andre: O müebbet yemişti, ben ise kısa zaman sonra çıkacaktım! Neden o hazineyi saklamak istedi ki?
Frank: Oldukça hayal kırıklığına uğramış olmalısın...
Andre: Ah, ben insanların beni ezmelerine alıştım artık. Ailem beni 16 yaşımdayken, benden bir "adam yaratmak" umutları ile askere göndermişlerdi. Ben, askerde! Düşünebiliyor musunuz?
Andre: Neyse, 19'una geldiğimde ordudan atıldım. Altı ay sonra, dükkan soymaktan ötürü ceza evini boyladım, zaten işler de o zamandan sonra sarpa sarmaya başladı.
Andre: Hapishane tam bir cehennemdi. O kadar berbat durumdaydım ki her gece uyku hapı almak zorunda kaldım, ki ona rağmen zar zor uyku uyuyabildim.
Andre: Scott bana iyi bir hayat sahibi olabilmem için yardım edebilirdi! Ama o ne yaptı? Herkes gibi bana eziyet etti!

İncele: Kostüm Kutusu.
Frank: Cidden, tiyatroda bulduğun şu kostüm kutusunun içini oldukça çabuk aradın! En azından şu peruklardan birini üzerine denemeyi düşünmedin mi?
Frank: Şu içinde bulduğun fotoğrafta neyin nesi? Buradaki çocukların hepsi de gri giyinmişler, üstelik sefil gibi görünüyorlar!
Frank: ...Haklısın! Ortadaki şu diğer oğlanı döven kötü çocuk... Bu kurbanımız!
Frank: Sence Hannah bize diğer çocuğun kim olduğunu söyleyebilir mi? O zaman bu fotoğrafı laboratuvara gönderelim!

Analiz et: Okul Fotoğrafı.
Hannah Choi: <İsim>, bana gönderdiğin şu resim, Aziz Benedikt Islaevi'nde çekilmiş, orası da resmen yetimhane görünümlü bir ceza evi.
Hannah: Kurbanımız çocukluğunu orada geçirmiş ve resimde görebildiğiniz gibi, hemen işkenceciler takımını seçmiş.
Hannah: Bu resimde kimi dövdüğünü öğrenebildim. Onu tanıyorsun <İsim>! O, Freddie Alonzo!
Frank: Freddie bizim kurban tarafından zorbalığa mı uğramış? Ne dersin <İsim>? Freddie'ye o mutlu günleri hatırlayıp hatırlamadığını soralım mı?

Freddie Alonzo'ya kurban ile olan ilişkisini sor.
Frank: Freddie, daha önce Scott Lee Allanî görmediğini söylemiştin, fakat <Rütbe> <İsim>, birlikte büyümüş olduğunuza dair kanıt buldu!
Frank: Ve şu sevimli fotoğrafa bakacak olursak ta, pekte iyi arkadaş değilmiş siniz...
Freddie Alonzo: Kusura bakma <Rütbe> <İsim>, sadece bütün o pisliği tekrardan kurcalamanın gereksiz olacağını düşündüm. Scott'ın üzerimde yarattığı etkiden kurtulmak yıllarımı aldı.
Freddie: O fotoğraf buz dağının sadece görünen kısmı. Aziz Benedikt askeri bir yetimhaneydi, ayrıca dünyanın en berbat yeriydi. Fakat Scott, orayı daha beter hale getirdi!
Freddie: O adam itin p*ştun tekiydi. Bir keresinde beni ince malzeme dolabına kilitlemişti. İçinde kolum kadar büyük fareler vardı! Birileri beni bulana kadar aradan iki gün geçti!
Freddie: O günden sonra uyku uyuyamadım. Doktorlar bana uyku hapı verdiler, o günden beridir de bağımlısı oldum.
Freddie: Bunun beni şüpheli listende en tepeye yerleştireceğinin farkındayım <Rütbe> <İsim>, ama umurumda değil. Scott'ın gebermiş olduğuna çok sevindim. Sonunda hak ettiğini buldu!

Tekrardan Tahliye Alanında...
Frank: Oof, bu vaka Mardi Gras kokteylinden bile daha sert bir hal almaya başlıyor! Sence kurbanın gizli ganimeti, Andre'nin onu öldürmesi için yeterli bir sebep olabilir mi?
Frank: Peki ya Freddie? Yıllarca okulda Scott tarafından zorbalığa uğramış... Ama yine de bunun üstesinden gelmiş olması lazım, değil mi?
Amy: <İsim>, bu çok kötü! Setler! Setler yıkıldı! Caz Şehrinin merkezini sel basmak üzere!
Frank. Heh, en azından bu, yağmalara bir son verir!
Andrea Marquez: Hayır Frank, seni gerizekalı! Bu, DuBois meydanının sular altında kalıp bütün delillerin akıp gitmesi demek!
Andrea: <İsim>, oraya git ve ve vakayı çözecek bir şeyler bulabilecek misin öğren! Frank, sende onunla git, ve sakın boğulayım falan deme!

İncele: Yağmalanmış Cadde.
Frank: Iyy! O şeyi benden uzak tut <İsim>! Cidden caddeden ölü bir fare mi topladın? Ciddi misin sen?!
Frank: Ah... Şimdi anladım. Şu fare, Fare Çekici denen şeyle kaplı... Sence bu, cinayet silahlarımızdan biri olabilir mi?
Frank: Bir saniye, kurbanın nasıl öldüğünü biliyoruz. Bu fare bize başka ne anlatabilir ki?
Frank: Pekala, pekala! Eğer o iğrenç kemirgene yakından bakmak istiyorsan, seni durdurmak ne haddime, değil mi? İyi eğlenceler <İsim>!

İncele: Ölü Fare.
Frank: Pekala, şu anda ölü bir farenin dişlerinden deri hücreleri topladın. Tabii bunun yanında onları toplarken kendine on farklı hastalık bulaştırdığını da ekleyebilirim...
Frank: Bununla ne amaçladığını anlamış değilim, fakat beni haksız çıkaracağından adım gibi eminim. Katile yaklaştığımızı hissedebiliyorum! Hadi şu deri hücrelerini laboratuvara gönderelim!

Analiz et: Deri Hücreleri.
Yann Toussaint: <İsim>, kabul etmeliyim ki bu kez kendini aştın. Şu deri hücrelerini ölü bir farenin üstünde bulduğun doğru mu?
Frank: Doğru, o iğrenç anın muhteşemliğine bizzat tanık oldum...
Yann: İnanılmazsın <İsim>! Bu deri hücrelerinin çoğu kurbanımıza ait, bu da bu farelerin katil tarafından kullanıldığını doğruluyor...
Yann: Ama bazı deri hücreleri kurbanın DNA'sıyla örtüşmüyor ve şu tuhaf mavimsi renk dikkatimi çekti...
Yann: Uzun lafın kısası: Şu deri hücrelerinin mavimsi rengi, içinde saklı kalan pigmentlerden kaynaklanıyor!
Yann: Bu da demek oluyor ki küçük kemirgen arkadaşımız dövmeli bir ciltten de beslenmiş!
Frank: Dur biraz, bize katilin bir dövmesi olduğunu mu söylüyorsun? Bunu da <İsim> ölü bir fareyi aldığı için mi biliyoruz?
Frank: Yüzüme vuracağını biliyordum ve üzgün bile değilim! Katilin dövmesi var ve artık onu yakalamaya bu kadar yaklaştık!

Katili Tutukla.
Frank: Andre Roche, Scott Lee Allan'ın mide bulandırıcı cinayetinden ötürü tutuklusun.
Andre Roche: Ne? Ben bir şey yapmadım! Hiçbir şeyi ispatlayamazsınız! 
Frank: Aslında, ispatlayabiliriz. <Rütbe> <İsim>, kurbanı bulamış olduğun Fare Çekicinin paketini buldu, ki üzerinde kullandığın uyku haplarından kalıntılar bırakmışsın!
Andre: Ben... Fare Çekicinin ne olduğunu bile bilmiyorum!
Frank: Vallaha mı? Ayrıca kullandığın fare tuzağını da bulduk! Fare Çekicinin yeterli gelmeyeceğinden mi korktun?
Andre: O herhangi birisine ait olabilir! Bir sürü insan fare topluyor... Bana biraz süre verin, aklıma birisini getireyim!
Frank: Yeter, Andre! Scott Allan'ı senin öldürdüğünü biliyoruz! Fakat esas bilmek istediğim şey ise, nasıl ekibimizden birisine saldırıp bundan paçayı sıyırabileceğini düşündüğün!!!
Andre: Sanırsam beni yakaladınız... Umarım o kızcağız fazla korkmamıştır. İtiraf ediyorum, maske biraz abartılı kaçmış olabilir, fakat peşimi bırakmanız için sizi korkutmak zorundaydım!
Andre: Scott bana hazinesini nere sakladığını söylemeyi reddedince çılgına döndüm! Beni salak yerine koymasından gına gelmişti artık!
Andre: Bugün ona sokakta rastladım... Bunun, bana yaptığı zorbalıkların intikamını almak için en uygun an olduğunu biliyordum!
Andre: Sonra bir plan yaptım! Farelerden ne kadar nefret ettiğini biliyordum, o yüzden toplayabildiğim kadar topladım. Sonra da Scott'ı tiyatroya çektim.
Andre: Size yemin ederim tek amacım ona işkence etmekti! Ondan sadece paranın yerini öğrenmek istemiştim! Anlattıktan sonra onu çözecektim, ama...
Andre: Ama fareler... Fareler çok açtı... Onları üzerinden alamadım! Onlar... Onu canlı canlı yediler!
Frank: ...Andre Roche, sen ruh hastası bir züppesin, fakat <Rütbe> <İsim> sayesinde artık tutuklusun!


Edward Dante: Şu duruşmayı hızlandıralım, arabam yağmacılar tarafından çalındı, bu yüzden eve otobüsle gitmek zorundayım.
Dante: Andre Roche, anladığım kadarı ile eski hücre arkadaşını fareler ile öldürmüşsün, doğru mu?
Dante: Pasifik Koyu farelerinin koruma altında olan türler olduğunu bilmiyor muydun? Ayrıca insan eti, sindirim için oldukça zararlıdır.
Dante: Şimdi kim bilir ne kadar fare bu gece Caz Şehri sokaklarında bozuk mideyle dolanıyorlardır! Kendinden utanmalısın!
Dante: Bu yüzden seni, Scott Lee Allan'ı öldürmek ve o zavallı yaratıkların sindirimlerini bozmak suçlarından seni 40 yıl hapse mahkum ediyorum. Ayrıca yanına horlayan bir hücre arkadaşı verilecek!
Andre: Ne?! Ama... Ama bunu yapamazsınız!
Dante: Elbette yaparım, burada Yargıç benim sonuçta! Fakat eğer mahkemeye Scott Lee Allan'ın hazinesini nereye sakladığını söylersen, cezanda indirim yapabilirim...
Andre: Ona ulaşabilmek için yaptıklarımdan sonra mı?! Ölürüm de söylemem! O hazine, çıktığım zaman beni bekliyor olacak!
Dante: Mızıkçı. Pekala. Mübaşir, mahkumu götür. Duruşma sona ermiştir!


Frank: Evet <İsim>, bir vaka daha çözüldü! Bu denli iğrenç bir şeyi gördükten sonra mideni tutabilmene hayran kaldım ne yalan söyleyeyim!
Frank: Andre gibi bir sansarın cinayet işleyebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi... Fakat sanırsam insanlara fazla zorbalık yaparsan, onlarda döner dolaşır aynısını başkalarına yaparlar...
Frank: Her neyse! Artık SONUNDA dinlenebiliriz! Bir bardak bira içmek ve yatağa girmek seçenekleri arasında kaldım... Belki YATAKTA bira içerim!

Ek Soruşturma

Daha sonra karakolda...
Yann Toussaint: <İsim>, Andre Roche'u parmaklıklar ardına gönderdikten sonra evrak işleri ile meşgul olduğunun farkındayım ama, şey... ııı, yardımına ihtiyacım var.
Yann: İçinde Kuklacı soruşturmasının bütün yedek dosyalarını barındıran bir sabit disk buldum...
Yann: Fakat karakol yağmalandığı sırada onu kaybettim! Onu bulmak için yardımına ihtiyacım var, o dosyalara erişmem gerekiyor!
Frank Knight: Eminim <İsim>, seninle birlikte karakolu seve seve arayacaktır, Yann!
Frank: Ayrıca Veronica'nın da karakola geldiğini duydum. Eğer yardıma ihtiyacı varsa, onunla konuşmamız gerek, değil mi <İsim>?

İncele: Yağmalanmış Karakol.
Yann: <İsim>, sanırsam aradığım sabit diski buldun... Fakat bu parçalara ayrılmış!
Yann: Bu parça kargaşasını onarabileceğini mi düşünüyorsun? Pekala... Umuyorum ki bunu en kısa zamanda yaparsın!

İncele: Bozuk Sabit Disk.
Yann: O sabit diski onardığın için teşekkürler <İsim>! Eskisinden bile daha iyi görünüyor!
Yann: Kuklacı hakkında ki bu dosyalara bakmak biraz zaman alacak... İşim bittiğinde sana haber veririm.

Analiz et: Kurtarılmış Sabit Disk.
Yann: <İsim>, harika haberlerim var! Bu sabit diskte Kuklacı ile ilgili yer alan tüm bilgilere baktım ve epey büyük bir şey buldum!
Yann: Kuklacı'nın ilk kurbanları Freddie Alonzo'nun anne ve babasıymış! Onu küçüklüğünden beridir tanırım ve bundan hiç söz etmedi!
Yann: İşin garibi, ailesinin katil tarafından öldürüldüğünü bildiğim tek kişi o değil...
Yann: Neyse, Freddie'de Kuklacı ile ilgili hayati bilgiler olabilir... O...
Yann: Freddie'ye bu konuda soru sormaya can atmıyorum... Ama tek çözüm bu olabilir... Benimle gelir misin <İsim>?

Freddie ile anne ve babasının Kuklacı'nın ilk kurbanları olmaları hakkında konuş.
Freddie Alonzo: Tekrardan merhabalar <Rütbe> <İsim>... ve Yann! Sizin burada ne işiniz var?
Yann: Şey... Biliyorum, biraz ani oldu, fakat şu sıralar Kuklacı cinayetlerini araştırıyorum... ve senin ailenin onun ilk kurbanları olduklarını öğrendim...
Yann: Bu yüzden, ben... Kesin bir şeyler hatırlıyor musun diye merak ettim. Belki katilin belli bir... "tecrübe eksikliği" ile alakalı bir şeyler?
Freddie: Korkarım ki kesin bir şeyler hatırlamıyorum, Yann. Bilirsin ya, ailemin ölümünün şokunu üzerimden atmak yıllarımı aldı, ve...
Yann: Ah, doğru... Bu konuda rahatsız ettiğim için kusura bakma, amacım seni... Her neyse, eğer <Rütbe> <İsim> ve benim yapabileceğim bir şeyler varsa...
Freddie: Mesele değil! Yalnız Kuklacı meselesini açman biraz tuhaf kaçtı, çünkü bende onun kurbanları için bir anma plaketi açmayı düşünüyordum...
Freddie: Plaket DuBois caddesine asılmıştı, fakat bölgeyi vuran çöküş sırasında kayboldu... büyük ihtimalle şu yağmacılar... Eğer onu bulmamda bana yardım ederseniz cidden çok sevinirim.
Freddie: Ama ilk olarak, etrafı aramadan önce size bir şeyler ikram edeyim!

İncele: Yağmalanmış Cadde.
Yann: <İsim>, bu Freddie'nin kaybettiği plaket olmalı!
Yann: Fakat metnin çoğu gitmiş... Bunun hakkında bir şeyler yapabilir misin <İsim>?

İncele: Hasarlı Plaket.
Yann: Harika iş çıkardın <İsim>! DuBois Caddesinde bulduğun, Freddie'nin açmak istediği plaket artık tekrar okunabilir halde!
Yann: "Erken yaşta giden sevgili annem ve babam, Arturo ve Carla Alonzo anısına"... Demek Freddie, bu plaketi anne-babası için hazırlamış! Belki gideni geri getirmeyecek ama, yine de saygı duyulası bir hareket.
Yann: Haklısın, Freddie'ye plaketini bulduğumuzu bildirmemiz lazım. Eminim çok rahatlayacaktır!

Freddie'ye anma plaketini ver.
Yann: Freddie, <Rütbe> <İsim>, DuBois Caddesinde açmak istediğin plaketini buldu!
Freddie: Allah senden razı olsun <İsim>! Benim için bu plaketin anlamı çok büyük.
Freddie: Karnaval dönemi benim için her zaman zorlu bir dönem olmuştur. Ailem... Ailem Karnaval gününde öldürüldü. Bende bu plaketi bu yüzden yaptım.
Yann: Cidden mi?! Benim ailemde Karnaval günü öldürüldüler! Freddie, bu, Kuklacıyı yakalamamız için bir şans olabilir!
Freddie: Öyle mi düşünüyorsun? Fakat Kuklacı sırra kadem basalı on yıl oluyor... Şimdiye kadar çoktan gitmiştir bence.
Freddie: En azından bütün bunları artık geride bırakacağımı biliyorum! Karnaval yaklaşıyor ve eminim ki harika olacak! Senide orada görmeyi beklerim <Rütbe> <İsim>!
Freddie: Ha, birde, bildiğin üzere son zamanlarda hava pekte eskisi gibi değil, bende bu kıyafetlerin işine yarayacağını düşündüm! Bunlar senin!

Veronica'yı neyin rahatsız ettiğini öğren.
Veronica Blade: Allah'ım Yarabbim, <Rütbe> <İsim>, Müfettiş Knight, kurtarıcılarım, sonunda geldiniz! Yardımınıza ihtiyacım var, lütfen!
Veronica: Bildiğiniz üzere, ailemin serveti elimden alındı...
Veronica: Ve Yves Kasırgasından sonra elimde ayağımda ne kaldıysa hepsi buhar olup uçtu! Bu kayıp hazine, belki de beni iflastan kurtaracak son şey.
Veronica: Size yalvarıyorum, memur beyler! Benden hayasızca alınan bu hazineyi bulun. Elbette, ödemesini hakkıyla alacaksınız.
Frank: Aaa... E-Elbette, bir şeyler yapacağız! Tabii... Tabii senin için de bir sakıncası yoksa, <Rütbe> <İsim>!
Frank: Andre'nın Scott'ın hazinesini bulmuş olduğunu, fakat bunu Yargıç Dante'ye anlatmayı reddettiğini biliyoruz.
Frank: İyi fikir! Eşyalarının arasında bir ipucu bulabiliriz! Karakola "giriş" yapığı sırada eşyalarını orada bırakmıştı... Hadi gidip orayı arayalım!

İncele: Polis Dosyaları.
Frank: "Andre Roche'un Eşyaları"... Hiç şüphe yok ki aradığımız kutu bu! Yalnız bu Allah'ın cezası şey kilitli!
Frank: Kilit kırma işine hazır mısın <İsim>? Harika, hadi o zaman!

İncele: Polis Kutusu.
Frank: O kutuyu açmak senin için pek zahmetli olmamış olsa gerek, he, <İsim>? Bakalım şu fareyi yakaladığın sırada üzerinde neler varmış...
Frank: Bu kutunun içinde bir adet piyango biletinden başka bir şey yok! Andre neden üzerinde bir piyango bileti taşır ki?
Frank: Sence bu bileti laboratuvara göndermek gerekir mi? Sanırsam haklısın, Hannah bu biletin kazanan bileti olup olmadığını hemen anlar. Bu sayede de Veronica'nın sıkıntıları bir son bulur!

Analiz et: Loto Kuponu.
Hannah Choi: <İsim>, nasıl tahmin ettin bilmiyorum ama, Andre'nin loto kuponu dışarıdan gözüktüğünden fazlasını saklıyorumuş. İçgüdülerin kuvvetli!
Hannah: İlk dikkatimi çeken, Andre'nin izin verilenden daha çok sayı seçmesi oldu...
Hannah: Ondan sonra, daire içine alınan sayıların aslında coğrafi koordinatlar olduğunu anlamam uzun sürmedi!
Hannah: Koordinatları bilgisayara girdim ve... Kurbanımızın öldüğü yer olan tiyatroyu gösteriyordu!
Frank: Bu, hazineyi bulmak için verilen koordinatlar olmalı! Yani bunca zamandır Veronica'nın hazinesinin üstünde mi geziniyorduk? Ne rastlantı ama!
Frank: Kaybedecek vaktimiz yok <İsim>, hadi tiyatroya gidelim!

İncele: Terk Edilmiş Tiyatro.
Frank: Yiii-haaa! Bu şekilli mücevher kutusu, Veronica'nın kayıp hazinesi olmalı <İsim>!
Frank: Ha, haklısın, bunun gerçekten de değerli olup olmadığını anlamamız lazım. Hadi şu kutunun içini arayalım!

İncele: Mücevher Kutusu.
Frank: Üzerinde Blade Ailesinin simgesinin olduğu bir broş buldun! Bu da bu mücevher kutusunun Veronica'ya ait olduğunu kanıtlıyor!
Frank: İçindeki banknotlar ve tahviller fena hasar görmüş... Eğer fareler insan yiyebiliyorlarsa, eminim kağıtta yiyebiliyorlardır! Ama eminim ki bu broşta oldukça değerlidir!
Frank: Hadi broşu Veronica'ya geri verelim <İsim>! Eminim buna çok sevinecek, hatta bize öpücük bile verebilir!

Broşu Veronica'ya geri ver.
Frank: Bayan Blade, <Rütbe> <İsim> aile hazinenizi buldu! Bu broş çok güzel!
Veronica: Broştan bana ne. Paralar ve tahviller nerede?! Servetim nerede?!
Frank: Iıı... şey... Roche mücevher kutusunu tiyatroda saklamış ve... Sanırsam fareler, kutunun içindekileri yemişler... Fakat aile broşun sapasağlam!
Veronica: Anlamıyorsun, şapşal adam! Broşun tek başına bir önemi yok! Allah'ım, elimde hiçbir şey kalmadı!
Veronica: Sanırsam terbiyemi bozuyorum. Eğer ailemin servetini bulursanız sizi ödüllendireceğimi söylemiştim... Gerçi her ne kadar mahvolmuş olsa da, sonuçta onu buldunuz.
Frank: Buyrun, emeğinizin karşılığı olarak paramdan birazını alın. Biliyorum, çok değil, ama daha fazlasını veremiyorum. Teşekkür ederim <Rütbe> <İsim>.

Daha sonra karakolda...
Yann: <İsim>, Kuklacının on yıldır faaliyete geçmediğini biliyorum, fakat o namussuzun halen ortalıklarda kol gezdiğinden adım gibi eminim. Asla geri adım atmayacağım!
Yann: İçimden bir ses bir şeyi bulmaya çok yaklaştığımızı söylüyor... Ama soru şu ki; "ne"?
Andrea Marquez: İyiliği için Yann, bence şu Kuklacı konusunda biraz sakinleşmelisin. Henüz yeni bir kanıt yok. Senden rica ediyorum seni niçin tuttuğuma odaklan, lütfen.
Hannah: Böldüğüm için kusura bakmayın Amirim, şey... ııı... Zelda Kasırgasının bir kaç gün içinde bize yaklaşacak olduğundan bahsettiklerini hatırladınız mı?
Hannah: Şey... Kimse nasıl oldu anlamadı ama, kasırga birden ivme kazandı ve... TAM DA ŞU ANDA Caz Şehrini vurmak üzere!!!

Advertisement