Criminal Case Wiki
Advertisement
Vaka Diyaloglar

Yünnan Eyaleti, Çin...
Carmen Martinez: Warren Goodfellow'un başından beridir SOMBRA'ya çalıştığına halen inanamıyorum <İsim>!
Carmen Martinez: SOMBRA bunu nasıl yapıyor <İsim>? Nasıl oluyor da son ana kadar ne yapacaklarını bilemiyoruz?
Şef Ripley: Warren Goodfellow'un SOMBRA ile olan bağlantısı halen tam olarak aydınlanmış değil. Ama <İsim>'in bulduğu mektup bizi buraya, Yünnan'a getirdi.
Carmen Martinez: Bu da işin anlamadığım diğer tarafı Amirim! Yünnan Çin'in ücra bir tarım bölgesi. SOMBRA'nın burada ne işi olabilir ki?
Şef Ripley: Bizim bulmamız gereken şey de bu! Tek bildiğimiz, Warren'ın bu "Kafa Avcısı" denilen şahısla burada irtibata geçtiği.
Şef Ripley: Gözünü dört aç <İsim>: SOMBRA yine bir adım önümüzde! Öncelikli görevimiz, onları Çin'de saklandıkları delikten söküp atmak!
Şef Ripley: Sizi bir gözlem görevine yolluyordum! Pirinç tarlalarından başlayın. Yeni ipuçlarıyla döneceğinden eminim <Rütbe> <İsim>!

1. Bölüm

İncele: Pirinç Tarlası.
Carmen Martinez: <İsim>, bu çocuk ölmüş! Birisi boğazını kesmiş!
Carmen Martinez: Buraya SOMBRA için geldiğimizin farkındayım, o yüzden bir ceset bulmak beni pek şaşırtmadı... Ama ölü bir genç mi? SOMBRA şimdi de pirinç çifçilerini mi öldürüyor?
Carmen Martinez: Ya da bu cinayet, bizi yine SOMBRA'nın kuyruğundan düşürecek başka bir yerel bir trajedi mi? Ne düşüneceğimi şaşırdım <İsim>!
Carmen Martinez: Haklısın, en baştan başlayalım. Cinayet mahallinde iyi bir ipucu bulabildin mi?
Carmen Martinez: Pirinç çiftçisinin sepetini aramak çok uzun sürmez! Ve eğer şanslıysak, şu kırık parçalar kurbana ait bir şey çıkabilir.
Carmen Martinez: Bu kartpostal kurbanın olmalı, tam da cesedin yanında duruyordu. Ama oldukça eski görünüyor, üzerindeki yazılar neredeyse silinmiş.
Carmen Martinez: Hey, iyi yakaladın! Kartpostal Guo Han adlı birine gönderilmiş! En azından artık kurbanın adını biliyoruz! Hadi yazıyı kurtaralım, bize kurban hakkında daha fazla bilgi verebilir!

Otopsi: Kurbanın Cesedi.
Angela Douglas: Selam <İsim>! Bir saniye müsaade etsene... Aletleri temizlerken April omuzumda uyuyakaldı da...
Carmen Martinez: Acele etmene gerek yok Angela...
Angela Douglas: Evet! Böyle daha iyi... Kızlarım bütün gün peşimde ve sürekli soru soruyorlar! "Kemik testeresi nasıl çalışıyor Anne?" "Bu teşhir makasını kullanabilir miyim Anne?"
Carmen Martinez: Haha, annelerinin izinden yürüyecekler gibi görünüyor!
Angela Douglas: Lars Bangalor'da ölümden döndükten sonra çocukları Lars ile daha fazla vakit geçirmeleri için iyi ki buraya getirmişiz, ama güvenlikleri konusunda sıkıntılıyım.
Angela Douglas: Neyse, vakaya dönelim <İsim>. Bu ölü oğlan... beni daha da endişelendiriyor.
Angela Douglas: Bu çocuk, seninde tahmin ettiğin üzere, şah damarını kesildikten sonra kan kaybından ölmüş.
Angela Douglas: Cinayet silahı muhtemelen keskin bir bıçak. Kurbanı pirinç tarlasında bulduğunuza göre çiftçi aletlerine dikkat edin derim.
Carmen Martinez: Katili tanımlayacak bir şey var mı peki? Kim pirinç tarlasında bir çocuğun boğazını keser?
Angela Douglas: Cesetteki tek ipucu, derideki hafif alkol izleri. Kan dolaşımında alkole rastlanmadığı için dış temas sonucu bulaşmış.
Angela Douglas: Ufak bir örneği analiz ettim ve alkolün mayalanmış pirinç tanelerinden üretildiğini buldum. Burada pirinçten yapılan meşhur bir likörü andırıyor. Adı baijiu.
Carmen Martinez: Yani katil pirinç likörü mü içiyor? Heralde çocukların boğazını kim kesse kendini içkiye verirdi <İsim>!

İncele: Silinmiş Kartpostal.
Carmen Martinez: <İsim>, bulduğun kartpostalda diyor ki: "Uslu bir çocuk ol. Seni asla unutmayacağız. Annen ile Baban."
Carmen Martinez: Doğru <İsim>, bu mesaj bir tür vedaya benziyor... Acaba oğlan kartpostalı bu yüzden mi saklamış?
Carmen Martinez: Doğdu dedin: Kartpostaldaki adresi de açığa çıkardığına göre, kurbanın evine gidebiliriz. De haydı!

İncele: Kurbanın Evi.
Carmen Martinez: Evet, kurbanın kartpostalındaki adrese göre evi burasıymış.
Carmen Martinez: Umarım bizi hırsız falan sanmazlar <İsim>. Neler bulduğunu söyle hemen.
Carmen Martinez: Özenle oyulmuş bir ahşap kutu mu? Doğru, tam da içinde sır saklanacak bir şey. Ama ilk önce bunu açman gerekecek!
Carmen Martinez: Şu çerçeveli fotoğraf da harika bir ipucu! Şu çocuk kurbana benziyor, yani küçüklüğüne.
Carmen Martinez: Fotoğrafta kurbanla birlikte bir de kadın var! Doğru, kadının yüzünü veri tabanından geçirsek iyi olur!

İncele: Yapboz Kutusu.
Carmen Martinez: Çin yapboz kutularına bu denli aşina olduğunu bilmiyordum <İsim>! Ne buldun içinde? Bir adet bilezik mi?
Carmen Martinez: Doğru, üzerinde kurbanın adı yazılı!
Carmen Martinez: Bilezikte ayrıca bir de "Mei" diye bir ad var. Bu herhangi bir şey olabilir: kişi, yer, kurum...
Carmen Martinez: Haklısın, Elliot bunun yanıtını bulabilir! Hadi bu bileziği ona götürelim!

Analiz et: Bileklik.
Elliot Clayton: Selam <İsim>! Bugün Dupont'tan çok acayip bir şey öğrendim. O adam bazen çok akıllı, bilmem fark ettiniz mi?
Carmen Martinez: Eee, evet, Mösyö Dupont'un bir sürü doktorası var ve otuz dili akıcı konuşabiliyor. Yani akıllı demek yalan olmaz! Bugün başka neler öğrendin Elliot? Papa'nın Katolik olduğunu falan mesela?
Carmen Martinez: Aslında, boşver. <İsim> ile Han'ın eşyaları arasında bulduğumuz bileklikteki yazıdan bahset sen.
Elliot Clayton: Ben de onu diyecektim <İsim>. Bilekliğin üzerindeki "Mei" bir ad. Ve Dupont bana Çin'de soyadlarının adlardan sonra değil önce yazıldığını söyledi. Yani benim Çin'deki adım Clayton Elliot oluyor bu durumda.
Elliot Clayton: Bu bilgi epey işime yaradı, zira 45,7 milyon nüfuslu Yünnan'da "Mei" isimli birini aramak için yazdığım algoritmada bu sayede küçük bir değişiklik yapmak durumunda kaldım.
Elliot Clayton: Uzun lafın kısası <İsim>, konuşmak istediğin kişi, 15 yaşında bir genç kız olan Zhao Mei.
Carmen Martinez: 15 yaşında bir kız mı? Hımm, kurbanda ikisinin de adlarının yazılı olduğu bir arkadaşlık bilekliği olduğuna göre oldukça yakın olmalılar.
Carmen Martinez: Mei'e kötü haberleri vermek hiç içime sinmiyor <İsim>, ama yapacak başka bir şey yok. Hadi gidelim!

Mei'e arkadaşının öldüğünü söyle.
Carmen Martinez: Mei, arkadaşınla ilgili kötü haber getirdiğimiz için üzgünüz. Ama <Rütbe> <İsim>'in sana Han hakkında birkaç soru sorması gerekiyor.
Zhao Mei: Han öldü! Ona hep hayatta kalmak için fazla sakar olduğunu söylerdim! Haklı çıktım!
Carmen Martinez: Hayatta kalmak için fazla sakar mı? Ne demek istiyorsun?
Zhao Mei: Ne zaman kırda oynasak Han'a göz kulak olmak zorunda kalırdım. Ağaçlara tırmanırken, çitlerin üzerinden atlarken, yabani mantar toplarken...
Zhao Mei: Ona daha hızlı ve güçlü olması gerektiğini, yoksa canının yanacağını söyledim. Ve haklı da çıktım!
Zhao Mei: Han'ı özleyeceğim <Rütbe> <İsim>. Artık benimle kim serüvenlere atılacak?

İncele: Eski Fotoğraf.
Carmen Martinez: Kurbanın evinde bulduğun fotoğraftaki kadına veri tabanı bir eşleşme yakaladı <İsim>. Kurbanın teyzesiymiş!
Carmen Martinez: Kurbanın ailesi hakkında henüz bir şey bilmiyoruz. Bence de Hua Teyze'yle konuşsak iyi olur!

Hua Teyze'ye kurbanın ailesini sor.
Hua Teyze: Öldü mü dediniz? Zavallı yavrum!
Hua Teyze: Sanki bu aile yeterince acı çekmemiş gibi!
Carmen Martinez: Size kötü haber getirdiğimiz için çok üzgünüz... Ama bize Han'ın hayatından bahsetmeniz gerek. Anne babası nerede?
Hua Teyze: <Rütbe> <İsim>, Han henüz bebekken anne ve babası Pekin'e taşındı. Köyde iş olmadığı için yetişkinlerin hepsi göç ediyor.
Hua Teyze: Bebeği bana bıraktılar, ben de elimden geldiğince büyüttüm. Zavallı evladım, ailesinden kalan tek şey bu kartpostaldı.
Hua Teyze: Han o kadar uslu bir çocuktu ki <Rütbe> <İsim>, ona kim neden zarar vermek istemiş olabilir, aklım almıyor!
Hua Teyze: En azından ailesi evlatlatını kaybettiğini bilmeyecek <Rütbe> <İsim>! Ama benim içim yandı!
(Hua Teyze ile konuştuktan sonra)
Carmen Martinez: Han'ın çocukluğu Çin'in kırsal kesiminde ne yazık ki yaygın bir hikaye <İsim>. Yetişkinler iş için şehre göçüyor... Bir düşün, bu çocuklar annesiz babasız nasıl büyüyorlar!
Carmen Martinez: Bence de <İsim>, hayat eskiden de zordu ama en azından çocuklar pirinç tarlalarında katledilmiyordu! Neler döndüğünü bulmamız gerek!

İncele: Çiftçinin Sepeti.
Carmen Martinez: O baston, sepetin içine nasıl girmiş olabilir sence <İsim>? Sence cinayetle bir ilgisi...
Kör Sen: Hey, bastonumdan mı bahsediyorsunuz siz? Verin onu bana!
Carmen Martinez: Aaaay! N'oluyor la... Sen de kimsin?!
Kör Sen: Benim adım Sen. Köylüler bana Kör Sen derler. Ormanda yaşıyorum. Ve bastonumu geri istiyorum!
Carmen Martinez: Bay Sen, bastonunuz cinayet mahallinde bulunduğundan, <Rütbe> <İsim> ile size birkaç soru sormak durumundayız.

Kör Sen'e bastonunun cinayet mahallinde ne işi olduğunu sor.
Carmen Martinez: Demek adınız Sen ve buralarda yaşıyorsunuz. Pirinç tarlasında ne işiniz vardı?
Kör Sen: Bastonumu arıyordum <Rütbe> <İsim>!
Kör Sen: Teşekkürler! Bastonumun burada olacağını biliyordum. Kör olabilirim, ama altıncı hissim çok kuvvetlidir.
Carmen Martinez: Altıncı his mi? Bay Sen, buralı bir çocuğun cinayetini araştırıyoruz. Guo Han'ı tanır mıydınız?
Kör Sen: Guo Han! Başına dehşet bir şey geldi o oğlanın! Gölgeler yuttu onu!
Carmen Martinez: Öyle de denilebilir tabii. Guo Han öldürüldü. Galiba bir şey görmediniz... yani, pirinç tarlalarında ters bir şeyler fark ettiniz mi Bay Sen?
Kör Sen: Gölgeler! Köyün üzerine gölgeler çökecek <Rütbe> <İsim>! Bunu ancak sen durdurabilirsin!
Carmen Martinez: Sanırım burada işimiz bitti <İsim>. Eve dönerken dikkatli olun Bay Sen.

İncele: Yırtık Parçalar.
Carmen Martinez: Kurbanın yakınında bulduğun bu yırtık parçalar bambu şapkaya aitmiş <İsim>!
Carmen Martinez: Pirinç çiftçileri bu tip şapkalar takarlar <İsim>. Yani bu kurbana ait olabilir! Bunu hemen Lars'a götürelim!

Analiz et: Çiftçinin Şapkası.
Lars Douglas: Selam <İsim>! Küçük asistanım ve ben şimdi sana pirinç tarlasında bulduğun bambu şapka hakkında bulduklarımızı anlatacağız! Lütfen June!
June Douglas: Buyur babacığım!
Lars Douglas: Teşekkürler tatlım. İlk olarak şapkanın içinde bulduğum saç parçalarındaki DNA'ya bakarak şapkanın kurban Han'a ait olduğunu doğrulayabilirim. Ayrıca...
June Douglas: Siyah ışık, babacığım! <İsim>'e siyah ışıktan bahset!
Lars Douglas: Ben de tam ona geliyordum. <İsim>, şapkayı siyah ışık altında inceleyince üzerinde kısmi bir ayakkabı izi olduğunu fark ettim.
Lars Douglas: June, git kız kardeşlerinle oyna biraz bakalım, <İsim> ile bir şey konuşacağız şimdi, tamam mı?
Lars Douglas: Kızlarımın artık hep yanımızda olması harika bir şey <İsim>, ama June'un, cinayetin kan donduran detaylarını duymasını istemedim. Gerisini tahmin ediyorsundur zaten.
Lars Douglas: Şapkayı cinayet mahallinde yırtılmış halde bulduğuna göre katil ile kurban büyük ihtimalle kapışmış ve o hengamede de katil bu şapkanın üstüne basmış.
Lars Douglas: İz tam değil, o yüzden numarasını tespit edemedim. Ama tabandaki desenden bu ayakkabının köyde sıkça kullanılan lastik çizmeye ait olduğu ortaya çıktı!
Carmen Martinez: O zaman lastik çizme giyen bir katil arıyoruz <İsim>! O zaman hadi ayak izlerini takip edelim!

Bir süre sonra...
Carmen Martinez: <İsim>, daha Yünnan'a yeni geldik ve geldiğimiz gibi de olaya karıştık!
Carmen Martinez: Warren Goodfellow'un esrarengiz Kafa Avcısı'yla Yünnan'da buluştuğunu biliyoruz. Ama henüz SOMBRA'dan bir iz yok.
Carmen Martinez: Onun yerine, pirinç tarlarında boğazı kesilmiş bir genç bulduk!
Carmen Martinez: Kurban, ailesi Pekine göç ettikten sonra teyzesi tarafından büyütülmüş...
Carmen Martinez: Pirinç tarlalarında çalışarak ve kırlarda diğer çocuklarla oynayarak büyürken...
Kör Sen: <Rütbe> <İsim>! Korkunç bir şey GÖRDÜM! Hemen Perili Ejder Ormanı'na gelmen gerek!
Carmen Martinez: Ne oluyor yahu... Bay Sen? Siz... Nasıl oldu da bir şey "görebildiniz" ki? Siz körsünüz!
Kör Sen: Açıklayacak vakit yok! Bir an önce benimle gelmelisiniz!

2. Bölüm

Carmen Martinez: <İsim>, daha Yünnan'a yeni geldik ve geldiğimiz gibi de olaya karıştık!
Carmen Martinez: Warren Goodfellow'un esrarengiz Kafa Avcısı'yla Yünnan'da buluştuğunu biliyoruz. Ama henüz SOMBRA'dan bir iz yok.
Carmen Martinez: Onun yerine, pirinç tarlarında boğazı kesilmiş bir genç bulduk!
Kör Sen: <Rütbe> <İsim>! Hemen Perili Ejder Ormanı'na gelmen gerek!
Carmen Martinez: Ne oluyor yahu... Bay Sen? Sorun ne?
Kör Sen: Köye bir yabancı yaklaşıyor! Onu GÖRDÜM!
Carmen Martinez: Gördünüz demek... Bay Sen, kaba olmak istemem ama nasıl gördünüz? Siz...
Kör Sen: Vakit yok <Rütbe> <İsim>! Benimle birlikte Perili Ormana gel ve kendi gözlerinle gör!
Carmen Martinez: Tamam Bay Sen... <Rütbe> <İsim> bunu halledecek. Bize Perili Orman'ın yolunu gösterin!

-Perili Ejderha Ormanında...-
Kör Sen: İşte! Yaklaşan yabancıyı görüyor musun <İsim>?
Carmen Martinez: Nerede? Köprüde mi? Sen birini görebiliyor musun <İsim>?
Ronin Ozava: Selamlar, gezgin dostlarım. Kayıp mı oldunuz?
Carmen Martinez: Ne... Hey, geldiğinizi duymadım bile!
Ronin Ozava: Lastik çizmelerimden dolayıdır. Ses çıkarmadan yürümek için yapılmışlar. Ama benden korkmanıza gerek yok. Ben dağlardan gelen bir gezginim. Adım Ronin Ozava.
Carmen Martinez: Biz de polisiz ve bir cinayeti soruşturuyoruz. <Rütbe> <İsim> size birkaç soru sormak istiyor.
Ronin Ozava: Seninle sohbet etmek benim için keyiftir <Rütbe> <İsim>.
Carmen Martinez: Harika! Sen ormana bir göz atarken ben de Bay Ozava'ya göz kulak olayım <İsim>.

Ronin Ozava'ya kim olduğunu sor.
Carmen Martinez: Evet, ilk olarak kim olduğunuzu ve nereden geldiğinizi söyleyerek başlayabilirsiniz.
Ronin Ozava: Ben yabancı topraklardan gelen bir seyyahım <Rütbe> <İsim>. Yolculuklarım sırasında bu köyden sıklıkla geçerim.
Ronin Ozava: Köylülerin çoğunu tanırım. Ne zaman yolum düşse oturup birer şişe baijiu içer, muhabbet ederiz. Çoğu bu vadiden hiç çıkmaz. Ben de onlara dış dünyadan havadisler getiririm.
Carmen Martinez: Buradaki havadislere göre Guo Han adlı bir delikanlı öldürüldü. Bunun hakkında bir bilginiz var mı?
Ronin Ozava: Guo Han mı? Pirinç tarlasındaki oğlan mı o? Vefatını duyduğuma üzüldüm. Ama ben daha dağlardan yeni indim. Başına ne geldiğini bilmiyorum.
Ronin Ozava: Birkaç gün köyde kalacağım. Bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka haber gönder <Rütbe> <İsim>.

İncele: Taş Orman.
Carmen Martinez: O hayvan tuzağına dikket et <İsim>! Zaten üzeri kanla kaplı, o yüzden örnek alayım derken kolunu kaptırma sakın!
Carmen Martinez: Doğru, şu kuş yem evinin üzerinde soluk çizimler var... Hadi deseni ortaya çıkarmak için tozlayalım!

İncele: Hayvan Tuzağı.
Carmen Martinez: Hayvan tuzağından kan toplamayı başardın <İsim>! Hadi buna mikroskop altında bakalım!

İncele: Kan Damlası.
Carmen Martinez: Hayvan tuzağından aldığın kan örneğindeki DNA profili Kör Sen'e ait çıktı <İsim>!
Carmen Martinez: Kör olmasına kör ama, bana sorarsan Kör Sen doğada yolunu gayet iyi bulabiliyor. Bize yabancı birinin geldiğini bile haber verdi, baksana!
Carmen Martinez: Doğru diyorsun, iyisi mi Kör Sen'e bu tuzağa nasıl düştüğünü sormak!

Kör Sen'i hayvan tuzağı konusunda sorgula.
Carmen Martinez: Bay Sen, <Rütbe> <İsim> ormanda, sizin kanınızın olduğu bir hayvan tuzağı buldu. Acaba... kazara mı bastınız?
Kör Sen: Allah'ın cezası veletler! Sana diyorum <Rütbe> <İsim>, birilerinin onlara artık saygıyı öğretmesi şart! Tabii yarısı öksüz olunca onlara disiplini kim öğretecek acaba!
Carmen Martinez: Bir saniye, tuzağı çocuklar mı kurdu yani?
Kör Sen: Zamane çocukları çok başka <Rütbe> <İsim>. Oyunları bile şiddet içerikli bunların. Hayvanlar bile onlardan saklanıyor. Çocuklar sırf eğlence olsun diye canlarını yakıyorlar!
Carmen Martinez: Sorduğum için bağışlayın Bay Sen ama görmediğiniz halde bunu yapanın çocuklar olduğunu nasıl biliyorsunuz?
Kör Sen: Tuzağı Han denen o hergelenin kurduğunu anlamak için göze gerek yok ki! Ağacın arkasından kıkırdadığını duydum eşşek sıpasının!
Kör Sen: O gece biraz fazla baijiu içmiştim, ama kulaklarım halen anten gibi <Rütbe> <İsim>!
Carmen Martinez: Umarız Han'dan intikam almak için onu öldürmemişsinizdir! Yoksa hapiste tuzağa basmak gibi bir sıkıntınız olmayacak!

İncele: Kuş Yem Evi.
Carmen Martinez: <İsim>, kuş yem evinde ortaya çıkardığın o çizimler beni ürkütüyor ne yalan söyleyeyim!
Carmen Martinez: Doğru, boğazından kan fışkıran çöp adam figürünün neyi temsil ettiği feci biçimde bariz: Kurban tam da bu şekilde öldü!
Carmen Martinez: Katılıyorum, bunu çizen katil olmalı!
Carmen Martinez: Ama şu baştaki sembol her anlama gelebilir. Oldukça uğursuz görünüyor, sanki kutuya saplanmış bir çivi gibi... tamam, iyisi mi bu çizimleri Dupont'a göndermek!

Analiz et: Çizimler.
Armand Dupont: Çin yazı sistemiyle aran nasıl <İsim>? Eğer iyiyse, o zaman kuş yem evinin üstündeki bu çizimlere neden bu kadar hayran kaldığımı anlarsın.
Carmen Martinez: Çöp adam figürü ile orağın cinayeti betimlediğini anladık en azından...
Carmen Martinez: <İsim>, katilin bir nevi itiraf olarak bunu karalamış olduğunu düşünüyor.
Carmen Martinez: Ama üçüncü sembolde tıkandık. Bunun Çince bir karakter olduğunu mu söylüyorsun, Mösyö Dupont?
Armand Dupont: Aynen öyle söylüyorum... Ama şöyle bir aldatmacası var: Karakterin etrafındaki şu dikdörtgen çerçeveyi görüyor musun? Bu sembol geleneksel Mahjong oyununda bir taş aynı zamanda!
Armand Dupont: Senin de bildiğin üzere, her bir Mahjong taşı bir anlam taşır. Misal bu sembolün adı kızıl ejder ve "başarı" ya da "muvakkafiyet"i betimliyor.
Carmen Martinez: Iıı, tam olarak anladığım söylenemez Mösyö Dupont. Sence katil bu sembolleri, cinayeti başarıyla işlediğini belirtmek için mi çizmiş?
Armand Dupont: <İsim>, katilin niyetini anlıyormuş gibi davranamam. Ama en azından Mahjong oynadığını söyleyebilirim!
Carmen Martinez: Harika, yani bulmamız gereken Mahjong oynayan bir katil var <İsim>! Kafamı dağıtıp şunu baştan düşünmek için biraz yürüsem hiç fena olmaz...
Carmen Martinez: Süper fikir, hadi kurbanın evine tekrar bakalım! Han'ın hayatını daha iyi bilirsek başına ne geldiğini anlayabiliriz!

İncele: Kurbanın Odası.
Carmen Martinez: Bir gencin odasını alt üst etmekten çok hoşlaştığımı söyleyemem <İsim>, ama başka seçeneğimiz de yok. Han'ın arkadaşları ve ilgi alanlarıyla ilgili ne kadar çok şey bilirsek o kadar iyi!
Carmen Martinez: Bir adet sapan mı buldun? Doğru, sapına bir şey kazınmış. Bakalım ne yazıyor!
Carmen Martinez: O kırık parçaları birleştirince yeni bir ipucu çıkacağına eminim! Hadi iş başına <İsim>!

İncele: Sapan.
Carmen Martinez: Kurbanın odasında bulduğun sapanın üstüne bir mesaj kazınmış <İsim>! Diyor ki: "Korkaklar ölür". Yazan da "Mei"!
Carmen Martinez: Doğru dedin <İsim>, Mei kurbanın arkadaşıydı ama hangi arkadaş böyle bir mesaj yazar ki?!
Carmen Martinez: Pekala, hadi Mei'i bulup ona bu hediyenin hikayesini soralım!

Mei'e kurbana verdiği sapanı sor.
Carmen Martinez: Mei, <Rütbe> <İsim> Han'ın odasında bu sapanı buldu. Neden ona korkak dedin?
Zhao Mei: Söyledim ya, Han'ı seviyordum. Ama o zayıf bir çocuktu. Bütün gün odasına kapanıp ya kitap okur, ya da ailesinin arkasından ağlardı!
Zhao Mei: Han'ı adam etmek ve kendine getirmek için ona meydan okudum! Ona lastik çizmelerimi yakıp Ejderha Ormanı'ndaki köprüden aşağıya atmasını söyledim, ama tırsıp kaçtı!
Zhao Mei: Sonra ondan teyzesinin mutfağından baijiu çalmasını istedim. Ama Han bu kez de içmek istemedi! Bende bütün şişeyi tek başıma devirdim!
Carmen Martinez: Koca bir şişe baijiuyu tek başına mı içtin?! Sonra da mideni epey bozmuş olmalısın!
Zhao Mei: Amaç da oydu zaten! Kişi acıya ve hastalığa dayanmayı öğrenmeli. Han'ı adam etmeye çalışıyordum!
Carmen Martinez: Bu oyunları fazla ciddiye alıyorsun Mei. Mideyi bozup bir şeyleri ateşe vermek kulağa hiç eğlenceli gelmiyor.
Carmen Martinez: Belki de bu vakayı kapattıktan sonra ailenle bir iki çift laf etmemiz gerekecek Mei. O zamana kadar belaya bulaşma!

İncele: Yırtık Kağıt.
Carmen Martinez: Birleştiğin parçalar bir kitaba aitmiş <İsim>! William Golding'in Sineklerin Efendisi kitabına hemde! Bu kitabın Çin'de bile popüler olduğunu bilmiyordum!
Carmen Martinez: Ayrıca Sineklerin Efendisi, bir grup çocuğun kontrolden çıkan maceralarını anlatan oldukça karanlık bir öykü. Han'ın tam da öldürülmeden önce bunu okuyor olması garip bir rastlantı.
Carmen Martinez: Bir saniye, kitabın üzerinde bir de not var! Diyor ki: "Han, bunu okuyacak kadar akıllısın." Birisi Han'ın bu kitabı okumasını istemiş!
Carmen Martinez: Haklısın, bu kitabı Han'a kimin ne sebeple verdiğini bulmamız lazım! Sırf klasik edebiyatı sevdiği için mi vermiş, yoksa Han'a bir şey mi ima etmeye çalışıyormuş?
Carmen Martinez: Umarım Marina mesajdaki gizli anlamı açığa çıkarıp bize bunu kimin yazdığını söyleyebilir!

Analiz et: Kitap.
Marina Romanova: Selam <İsim>! Kurbanın eşyaları arasında bulduğun bu kitap ile soruşturduğun cinayetle acayip benzerlikler var.
Carmen Martinez: O kitabı okuyalı epey oldu... Ama hatırladığım kadarıyla hikaye, bir öğrencinin kanla biten serüvenleri üzerine. Tıpkı kurban gibi.
Marina Romanova: Aynen. Ama kitabı asıl ilginç kılan üzerindeki not. "Han, bunu okuyacak kadar akıllısın." Yazan kişi sanki hem cesaretlendiriyor, hem de meydan okuyormuş gibi, biraz da otoriterlik var tabii.
Marina Romanova: Bunun yanı sıra el yazısı, şahsın eğitimli ve zeki olduğunu ve diğer kişilerde de bu özellikleri aradığını gösteriyor.
Marina Romanova: Eminim iki parçayı bir araya getirmişsindir <İsim>: mesaj bir öğretmen tarafından yazılmış.
Carmen Martinez: Öğretmen! Bir öğretmenin bir çocuğa okuması için klasik roman vermesi mantıklı... Ama yine de Han'ın öldürülmesi, ödevin esas amacını merak ettiriyor...
Marina Romanova: Ama neyse ki burası küçük bir köy ve okulda sadece bir tane öğretmen var: Bayan Yang.
Carmen Martinez: O zaman gidip Bayan Yang'la şu kitap hakkında biraz sohbet edelim <İsim>!

Öğretmen Yang'ı kurbana verdiği kitap konusunda sorgula.
Carmen Martinez: Bayan Yang, tüm öğrencileriniz Sineklerin Efendisi'ni okur mu?
Öğretmen Yang: Ah, elbette hayır <Rütbe> <İsim>... Eminim fark etmişsindir ama burada hayat hiç de kolay değil. Bazı çocuklar okula bile gitmiyor. Pirinç tarlalarında çalışmak zorundalar.
Öğretmen Yang: Han parlak çocuklardandı. Daha iyi bir geleceği olmasını istiyordum, o yüzden onu daha çok okumaya teşvik ettim.
Carmen Martinez: Han'ın öldürüldüğünü duymuş olmasınız Bayan Yang. Okulda Han'ın tavırlarında bir tuhaflık sezmiş miydiniz? Bize yardımı dokunacak bir şey?
Öğretmen Yang: Han bir süredir okula gelmiyordu <Rütbe> <İsim>. Dediğine göre teyzesinin kendisine tarlada ihtiyacı varmış. Ne yazık ki birçok çocuk bu yüzden okulu bırakıyor.
Öğretmen Yang: Bazen lastik çizmelerimi giyip pirinç tarlalarına gider, çocukların eğitimiyle ilgili aileleriyle görüşürüm. Ama oldukça zor bir mücadele.
Carmen Martinez: Anlıyoruz Bayan Yang. Teşekkürler, bir şey hatırlayacak olursanız lütfen bizi arayın!

Daha sonra merkezde...
Carmen Martinez: <İsim>, bu köyün çocuklarında bir sıra dışılık mı var, yoksa bana mı öyle geliyor?
Carmen Martinez: Şu bulduğumuz ipuçlarına bir baksana: vahşileşen gençleri anlatan bir kitap mesela. Bunun ödevden fazlası olup olmadığı tam bir muamma.
Carmen Martinez: Peki ya ormandaki kanlı hayvan tuzağına ne demeli? Kör Sen çocukların şiddet içerikli oyunlar oynadıklarından ve hayvanları korkuttuklarından şikayetçi!
Carmen Martinez: Mei'in Han'ı baijiu içirerek sarhoş etmeye "zorlaması" da oldukça kaygı verici. Endişelenmeden edemiyorum <İsim>.
Carmen Martinez: Diğer taraftan ne SOMBRA'dan iz var, ne de Warren Goodfellow'u tutan Kafa Avcısından. Onlar acaba bu tablonun neresinde...
Angela Douglas: <İsim>! Allah'a şükür buradasın! Yardımına ihtiyacım var! Küçük kızımı bulup bana geri getir n'olur!
Carmen Martinez: Angela? Ne oluyor?
Angela Douglas: June! June kayıp!

3. Bölüm

Carmen Martinez: <İsim>, bu köyün çocuklarında bir sıra dışılık mı var, yoksa bana mı öyle geliyor?
Carmen Martinez: Tam olarak çıkartamıyorum ama bulduğumuz şu ipuçlarına baksana: Sineklerin Efendisi, ormandaki kanlı tuzak ve...
Angela Douglas: <İsim>! Allah'a şükür buradasın! Yardımına ihtiyacım var! Küçük kızımı bulup bana geri getir n'olur!
Carmen Martinez: Angela? Ne oluyor?
Angela Douglas: June! June kayıp! Ormandaki köprünün orada görülmüş! Ortalıkta bir çocuk katili dolaşırken kaçırılmasından veya başına kötü bir şey gelmesinden korkuyorum!
Carmen Martinez: June ormanda mı dedin? Ceketini al <İsim>!

-Birkaç dakika sonra ormanda...-
Carmen Martinez: June'u hiçbir yerde göremiyorum <İsim>! Nereye gitmiş olabilir ki?
Carmen Martinez: <İsim>, June henüz altı yaşında! Eğer onu bir an önce bulamazsak... Düşünmek bile istemiyorum!
Carmen Martinez: June'u bulana kadar taş üstünde taş bırakmamalıyız! Hadi işe şu uçurum kenarını arayarak başlayalım!

İncele: Uçurum Kenarı.
Carmen Martinez: Halen June'dan bir iz yok mu <İsim>? Şu uçurum hiç hoşuma gitmiyor, ya oraya düş...
June Douglas: Selam <İsim>! Tahmin et ne oldu! Bir panda gördüm!
Carmen Martinez: June?! İyi misin?
Carmen Martinez: Tatlım, öyle kafana estiği gibi ormaa gidemezsin! Seni karakola geri götürüyoruz!
Carmen Martinez: Bir saniye <İsim>... June'u ararken birkaç ipucu mu buldum dedin?
Carmen Martinez: Haklısın, birinin ardında bıraktığı şu bohçayı mutlaka aramak gerekir!
Carmen Martinez: Ayrıca şu düz taş da bir kap ateşinde kullanılmışa benziyor, her yeri kül içinde. Yakından baksak mı diyorsun?
Carmen Martinez: Doğru, ateş delilden kurtulmak için en iyi bir yöntemdir. Hadi şu külleri süpürelim!
Carmen Martinez: Bir adet de cep telefonu mu buldun? Böyle ücra bir köyde kalınca, insan böyle şeylerin varlığını bile unutuyor! Tamam, hadi kilidini açmaya çalışalım!
Carmen Martinez: <İsim>, June'u buldun ama Han'ın katili halen serbest! Tekrar peşine düşme zamanı!

İncele: Küller.
Carmen Martinez: Küllerden bir örnek vakumlamayı başardın <İsim>! Neler sakladığını bulmak Lars'ın işi artık!

Analiz et: Yanmış Küller.
Lars Douglas: June'u bulduğun için sağ ol <İsim>! Angela delirdi resmen!
Lars Douglas: Kızlarımız öğrenmeye meraklı, onları özgüvenli bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz ama bazen ipin ucunu kaçırabiliyorlar...
Lars Douglas: Neyse, örnek için burada olduğunu biliyorum. <İsim>, ormanda bulduğun küller yanmış bir kağıdın arta kalanlarıymış.
Lars Douglas: Kağıdın kimyasal bileşimi amacına göre değişir: Gazete, mukavva, banknot, tuvalet kağıdı ve saire gibi farklı kağıtların farklı kimyasal yapıları vardır.
Lars Douglas: Bu küllerin kimyasal bileşiğine bakılacak olursa, bunlar kitap kalıntıları! Hem de düzinelerce!
Carmen Martinez: Birileri ormanda kitap mı yakmış? Ne mide bulandırıcı bir vandallık...
Carmen Martinez: Peki bunun Han'ın cinayeti ile bağlantısı ne? Han'ın okumayı seven parlak bir çocuk olduğunu biliyoruz... Bunu o yapmış olamaz herhalde?
Lars: Nereye sorman gerektiğine dair bir fikrim var aslında <İsim>. Kitaplar burada oldukça nadir bulunur. Onları bulabileceğin tek yer okul.
Carmen Martinez: Okul mu? <İsim> doğru söylüyor: okul müdiresi zaten şüpheli listemizde... Ya yakılan kitaplarla cinayet arasındaki kayıp bağlantı Bayan Yang ise!
Carmen Martinez: Bayan Yang'la konuşmalıyız! Bir de Lars... bu iş bitene kadar çocukları dışarıda oynatma, tamam mı?

Öğretmen Yang'a yanmış kitaplarla ilgili ne bildiğini sor.
Carmen Martinez: Bayan Yang, <Rütbe> <İsim> okulunuzdan bazı kitapların yok edildiğini keşfetti. Bu konu hakkında bir bilginiz var mı?
Öğretmen Yang: Köyün çocukları yaptı <Rütbe> <İsim>! Bu kepazelikte hepsinin parmağı var! Han gibi akıllı uslu olanların bile!
Carmen Martinez: Çocuklar kitaplarıyla şenlik ateşi mi yakmışlar? Han da mı onların arasındaydı?
Carmen Martinez: Bayan Yang, madem Han kendisinden beklenmeyecek bir harekette bulundu, neden bize bundan ilk konuşmamızda bahsetmediniz?
Öğretmen Yang: Anlamıyorsun <Rütbe> <İsim>! Çocukların HEPSİ kendilerinden beklenmeyecek davranışlarda bulunuyorlar! Onlara ne olduğunu bilmiyorum ama bazen sınıfta kendi güvenliğimden bile endişe duyuyorum!
Öğretmen Yang: Söylemedim çünkü yapılabilecek bir şey yoktu: çocuklar yavaş yavaş barbar yaratıklara dönüşüyor!
Öğretmen Yang: Han'ın ölmesine şaşırmadım <Rütbe> <İsim>! Eğitimsiz kaldıkları sürece hepsi birbirlerini öldürecek!
Carmen Martinez: Ben de en az sizin kadar kaygılıyım Bayan Yang. Ama umarım kendinizi kaybedip Han'a zarar vermemişsinizdir, yoksa sıradaki dersinizi hapishane sınıfında vermek durumunda kalırsınız!

İncele: Bohça.
Carmen Martinez: <İsim>, bohçada bulduğun şeyleri sanki çocuğun biri alelacele toplamış gibi duruyor: giysiler, oyunlar, biraz yiyecek...
Carmen Martinez: Bir saniye, doğru, reçel kavanozunun üstünde "Hua Teyze'nin ev yapımı erik reçeli" yazıyor... Yani bu bohça Han'a ait olmalı!
Carmen Martinez: Nasıl... sence Han, teyzesiyle kavga edip evden mi kaçmış?
Carmen Martinez: İlginçtir ki Hua Teyze bize bundan hiç bahsetmedi! Haklısın, bize bir açıklama borcu var!

Hua Teyze'yi Han'ın evden kaçması konusunda sorgula.
Carmen Martinez: Hua Teyze, <Rütbe> <İsim> Han'ın eşyalarını ormanda bir bohçada buldu! Lakin bize evden kaçtığından hiç bahsetmemiştin!
Hua Teyze: <Rütbe> <İsim>... O sırada sana Han hakkında her şeyi anlatamayacak kadar canım sıkkındı, ama asıl gerçek şu ki...
Hua Teyze: Han son zamanlarda bir garip davranıyordu. Başta çocukluğuna verdim. Lastik çizmelerimi saklar ya da Mahjong'da hile yapardı...
Hua Teyze: Ama sonra Han'ın benden para çaldığını fark ettim! Bunu yanına bırakacak değildim! Onu hırsız olsun diye yetiştirmedim ben!
Carmen Martinez: Yani Han'la hırsızlığı üzerine yüzleştin? Nasıl tepki verdi peki?
Hua Teyze: İtiraf etti... Birisi onu zorladığı için yapmış, hemen de pişman olmuş. Ama o kadar kızmıştım ki onu evden kovaladım! O da kaçtı!
Hua Teyze: <Rütbe> <İsim>, Han'a çok sert davrandım ve şimdi öldü! Zavallı evladım! Bilsem gitmesine izin verir miydim!
Carmen Martinez: Hua Teyze, pişmanlıklarla yüzleşmek zordur, eminim. Merhametsiz olmak istemem ama umarım vicdanın temizdir, zira cinayetle yüzleşmek çok daha zordur!

İncele: Kilitli Telefon.
Carmen Martinez: Bu cep tlefonunun kayda değer olduğunu biliyordum <İsim>! Ekranında kurbanın resmi var!
Carmen Martinez: Fotoğrafın altındaki yazıda da diyor ki: "Ronin, iyi bi aday, onu izle"! Hey, bu isim bir yerden tanıdık geliyor...
Carmen Martinez: Doğru: ormanda karşılaştığımız yabancı adının Ronin Ozava olduğunu söylemişti! Bu onun telefonu olmalı!
Carmen Martinez: Ronin bize sıradan bir gezgin olduğunu söylemişti, ama mumu yatsıya kadar yandı! Han'ı izliyormuş!
Carmen Martinez: Doğru dedin, Ronin köyde kalacağını söylemişti. Hadi onu bulalım!

Ronin Ozava'yı kurbanı izlemesi konusunda sorgula.
Carmen Martinez: Ronin! Bize gerçekte kim olduğunu ve kurbandan ne istediğini söyleme zamanı!
Ronin Ozava: Seni kırdım mı <Rütbe> <İsim>? Bağışla beni.
Ronin: Bu bölgede iş ilişkilerim var <Rütbe> <İsim>. Köylüler, dürüstlüğüm konusunda bana kefildir.
Ronin Ozava: Genç Han'a gelince, onu yanıma çırak olarak almak istemiştim. Bu köyün dışına çıkıp kendine sıfırdan bir hayat kurmayı hak ediyordu. Buradaki afacanların hepsi böyle bir fırsatın hayalini kurar.
Carmen Martinez: Peki neden özellikle Han'ı çırak olarak almak istedin?
Ronin Ozava: Onu, en yetenekli gençlerle Mahjong oynarken seyrettikten sonra seçtim. Mahjong harika bir mantık ve strateji testidir. Han ve arkadaşı Mei oldukça yetenekliydiler. Ama Han kazandı.
Ronin Ozava: Han'ı, kötü talihi onu bizden ayırmadan önce yanıma almamış olmam kötü oldu. Ama kimse kaderinden kaçamaz <Rütbe> <İsim>.
Carmen Martinez: Ağzın iyi laf yapıyor Ronin. Ama şunu unutma; eğer Han'ı sen öldürdüysen, o tatlı dilin seni hapis deliğinden çıkaramayacak!

Daha sonra, merkezde...
Carmen Martinez: <İsim>, buranın çocuklarına bir acayiplik olduğuna git gide daha çok inanmaya başladım!
Carmen Martinez: Hua Teyze, Han'ın birden bire kendisine eşek şakaları yapmaya başladığını söyledi! Parasını bile çalmış! Suçunu itiraf etmesi de o sırada kendinde olmadığını gösteriyor!
Carmen Martinez: Ve eğer okul müdiresinin itirafı da güvenilirse şayet, kitap yakma eylemine tüm çocuklar katılmış! Artık neye inanacağımı şaşırdım <İsim>!
Carmen Martinez: İşin daha da kötüsü, Han'ı kimin neden öldürdüğünü hala bilmiyoruz!
Carmen Martinez: Pekala <İsim>, pirinç tarlalarına geri dönüp bu vakayı tekrardan gözden geçirsek iyi olur... Bir şeyleri atladık diye başka çocukların ölmesinin vicdan azabıyla yaşayamam!

İncele: Çiftçi Taşıtı.
Carmen Martinez: O bulduğun minik kare bir Mahjong taşı olmalı <İsim>! Üzerindeki sembol tanıdık geliyor... Kuş yem evinin üstünde gördüğümüz çizim değil mi bu?
Carmen Martinez: Nihayet şans bize gülmüş olabilir <İsim>! Taşın üstü bir tür maddeyle kaplı! Bir örnek alırsak katile yaklaşabiliriz!
Carmen Martinez: O kanlı orak cinayeti silahı olabilir! O kandan örnek almamız gerekebilir, ama bu bizi yıldıramaz <İsim>!

İncele: Lekeli Mahjong Taşı.
Carmen Martinez: Hadi Mahjong taşından aldığın o maddeyi Lars'a gönderelim <İsim>! Katili kendi oyununda yenme zamanı!

Analiz et: Saydam Madde.
Lars Douglas: <İsim>, Mahjong taşında bulduğun madde sayesinde büyük bir şey keşfettim.
Carmen Martinez: O zaman çıkar ağzındaki baklayı Lars. Acele etmezsek, başka çocuklarında başına bir şey gelecek diye korkuyorum.

Lars Douglas: İlk olarak, maddede baijiu izleri vardı. Buraya kadar tamam: katilin baijiu içtiğini biliyoruz...
Carmen Martinez: ...O zaman Mahjong taşı da katilin olmalı! Devam et Lars!
Lars Douglas: Örnekte aynı zamanda çok eser miktarda DNA kalıntısı da vardı...
Lars Douglas: ...Ve DNA'da iki ayrı nükleotid dizisi çıkarmayı başardım. DNA iki X kromozomlu birisine ait... yani bir kadına.
Carmen Martinez: Yani katil bir kadın! Tamamdır, onunla işimiz bittiğinde <İsim> onun hapsi boylaması için ne gerekirse yapacak!

İncele: Kanlı Orak.
Carmen Martinez: Oraktan aldığın kan örneğini hemen Lars'a gönderelim <İsim>! Biraz şansımız varsa, sırf orağın cinayet silahı olduğunu doğrulamakla kalmaz, bizi doğrudan katile bile götürür!

Analiz et: Kan.
Carmen Martinez: Lars, <İsim> ile orağın üstünden aldığımız kan hakkında bize ne söyleyebilirsin?
Lars Douglas: Şanslısın <İsim>: aldığın kan örneğinde iki tane kan grubu var. Bir tanesi kurbana ait...
Lars Douglas: Elde ettiğim bazı deri hücrelerini de eklersek, bu orağın cinayet silahı olduğunu söyleyebilirim.
Lars Douglas: Ama örnekte başka bir kan grubu da vardı... Ama oldukça ufak bir miktar, o yüzden bunun orağın açtığı görünür bir yaradan geldiğini sanmıyorum...
Lars Douglas: Ama katilin kan grubunu tanımlaya yetti: A Rh+!
Carmen Martinez: Eyvallah Lars! Bu iş bitene kadar çocukları mutlaka içeride tut!

Carmen Martinez: Han'ın katilini yakalamaya yetecek tüm kanıtları topladın <İsim>! Hakikati gün yüzüne çıkarma vakti!

Katili Tutukla.
Carmen Martinez: Mei, Guo Han cinayetinden ötürü tutuklusun! Ama... bunu niye yaptın anlamıyorum! Onun arkadaşın olduğunu sanıyorduk!
Zhao Mei: Han'ı seviyordum <Rütbe> <İsim>. Ona zarar vermek istemedim.
Carmen Martinez: Öyleyse... ne oldu tam olarak? Seninle yaramazlık yapması için Han'ı zorladığını biliyoruz... Oyunlardan bir tanesi kötü yola mı saptı?
Zhao Mei: Han'a kendini kanıtlaması için fırsatlar sunmuştum! Güçlü olmasını istedim ki hayatta kalabilsin!
Carmen Martinez: Hayatta kalabilsin mi? Han boğazı kesilidikten sonra nasıl hayatta kalabilirdi? <Rütbe> <İsim> cinayet silahında kanını buldu! Yoksa baijiuyu fazla kaçırdığın için bir şey hatırlamıyor musun?
Zhao Mei: Zayıflar ölür <Rütbe> <İsim>. Doğanın kanunu bu.
Carmen Martinez: "Zayıflar ölür" mü? O ne demek şimdi? Han'ı zayıf olduğu için mi öldürdün?
Zhao Mei: Onu öldürdüm çünkü güçlünün elinde ölmek zayıfın kaderidir <Rütbe> <İsim>.
Carmen Martinez: Mei, ben... neden böyle davrandığını anlamıyorum! Han'ı öldürdüğünü itiraf ettin, peki onu NEDEN öldürdüğünü niye söylemiyorsun?
Zhao Mei: Söyledim zaten <Rütbe> <İsim>, Han yeterince güçlü değildi!
Carmen Martinez: Han senin arkadaşındı Mei! Yaptığın şeyin yanlış olduğunu biliyordun, yoksa kuş yem evine itirafını çizmezdin! Bundan pişmanlık duymadığına inanamıyorum!
Zhao Mei: Her şey boş <Rütbe> <İsim>. Zayıflar ölür. Doğanın kanunu bu.
Carmen Martinez: Öyle olsun Mei. Bence hapisten cezasından çok yardıma ihtiyacın var senin. Ama bizimle iletişim kurmayı reddedersen sana yardım edemeyiz.
Carmen Martinez: Bizim görevimiz delillere göre hareket etmek, ve deliller de seni işaret ediyor. Han'ı öldürmekten ötürü tutuklusun.

Nigel Adaku: Zhao Mei, arkadaşın Guo Han'ı öldürmekle suçlanıyorsun. <Rütbe> <İsim>'in raporuna göre onu öldürme nedenini belirtmemişsin. Şimdi bir şey söylemek ister misin?
Zhao Mei: Ben yapmam gerekeni yaptım Sayın Yargıç. Han zayıftı, ve zayıflar kaynakları ele geçirme rekabetinde yok olmaya mahkumdur.
Nigel Adaku: "Kaynakları ele geçirme"... bu ne saçmalık böyle?!
Carmen Martinez: Sayın Yargıç, böldüğüm için kusura bakmayın. Fakat Büro, Mei'in akıl sağlığından endişe etmektedir. Henüz on beş yaşında ve gördüğünüz gibi olayların mantıklı bir izahını yapamıyor.
Nigel Adaku: Öyle olsun o zaman. Mahkeme, Mei'in adli psikolog tarafından tedavi edilmesine karar vermiştir. O zamana kadar çocuk ıslah evinde tutulacaktır. Herkes ayağa kalksın!
Zhao Mei: Özür dilerim Sayın Yargıç. Ama her şey boş. Zayıflar ölür.

Daha sonra merkezde...
Lars Douglas: <İsim>, çok şükür şu cinayeti çözdün, ama açıkçası oldukça rahatsız edici bir vakaydı. Gençlerin gençleri öldürmesi ne feci!
Carmen Martinez: Kabul etmeliyim ki Çin'e ilk geldiğimizde aklımda bu yoktu. Ama SOMBRA'nın peşindeyken ummadığımız yerlere ulaşmamız da ilk kez başımıza gelmiyor.
Lars Douglas: <İsim> vakayı bitirdi, umalım da çocuklar artık güvende olsun. Angela kızlarımızın güvenliği konusunda kendini yedi bitirdi. Umarım onları buraya getirerek hata etmemişizdir.
Carmen Martinez: <İsim> haklı. Katilin nedenleri hakkında halen cevapsız sorular var... Ya da genel olarak çocukların yaşamları konusunda.
Carmen Martinez: Korkarım işimiz henüz bitmedi <İsim>. Şef Ripley'e vereceğimiz raporu hazırlasak iyi olacak!

Kaybedilen Masumiyet 1

Şef Ripley: <İsim>, Yünnan'daki ilk vakandı ve daha şimdiden elimizde cevapsız sorular var!
Şef Ripley: İlk olarak: Mei'in tutuklama ve mahkeme sırasındaki garip tavırları yüzünden Yargıç psikolojik rapor talep etti. Marina ile gidip kızla tekrar konuşmanı istiyorum.
Marina Romanova: O iş bizde Amirim. Mei ile konuşup aklından geçenleri öğreniriz.
Şef Ripley: Güzel. Ama daha bitmedi. Ayrıca tekrardan Kafa Avcısının peşine düşmeniz gerek. Warren Goodfellow ile SOMBRA arasındaki bağlantının o olduğunu biliyoruz.
Şef Ripley: Seninle biraz saha çalışması yapması için Jonah'ı görevlendireceğim <İsim>.
Jonah Karam: Benim bir planı var bile Amirim: Ejder Ormanı'na gidip orayı tarakla tarar gibi didik didik edeceğiz. SOMBRA veya Warren geride en ufak bir iz bile bırakmışsa buluruz.
Şef Ripley: Her zamanki gibi hızlı sonuç almanı istiyorum <İsim>. Raporlarınızı ivedilikle bekliyorum!

Mei'i cinayet işleme sebebi konusunda sorgula.
Marina Romanova: Merhaba Mei. Han'a olanlardan ötürü canın sıkkın olmalı. Onun hakkında konuşabilir miyiz?
Zhao Mei: Han benim dostumdu. Onu severdim. Birlikte kırda oynardık hep.
Marina Romanova: Çok iyi Mei. En son Han'la pirinç tarlasında oynadığınız gün ne oldu?
Zhao Mei: Etrafta koşuşturuyor... Gülüşüyorduk...
Zhao Mei: Sonra birden aklıma geldi... Kaynaklar kısıtlı, zayıflar ölmeli.
Marina Romanova: "Zayıflar ölmeli" mi? Mei, belli ki halen olayın şokunu üzerinden atlatamamışsın... Farklı bir açıdan bakalım. Han'la geçirdiğin güzel günlerden bahset mesela.
Zhao Mei: Bazen Han'ın evinde oynardık. Han'a bir hediye verdiğimi hatırlıyorum. Hala odasında olması lazım.
Zhao Mei: Ama her şey boş <Rütbe> <İsim>. Göreceksin. Yapabileceğin bir şey yok.
Marina Romanova: Duralım <İsim>, Mei'i daha fazla zorlayamayız. Öğreneceğimizi öğrendik.
(Zhao Mei ile konuştuktan sonra)
Marina Romanova: <İsim>, Mei'in tutumu, post tramvatik stres bozukluğu yaşayan hastalarda gözlemlediğim belirtilerle birebir aynı.
Marina Romanova: Mei, geçmişte yaşadığı zorlukları aşmak için duygularını bastırmaya çalışıyor. Buradaki çocukların yetişme şartları düşünüldüğünde bu gayet anlaşılır bir durum.
Marina Romanova: Doğru dedin <İsim>. Mei, Han'a bir şey vediğinden bahsetmişti.
Marina Romanova: O hediyeyi bulursak Mei'in geçmişi hakkında bir şeyler öğrenebiliriz. Hadi Han'ın evine gidelim!

İncele: Kurbanın Evi.
Marina Romanova: Ufak bir asker figürü mü buldun <İsim>? Oldukça garip bir hediye... Gerçi veren kız da garip de.
Marina Romanova: Doğru dedin, sanki askerin kalkanına bir şey yazılmış gibi. Tamam, adli kiti getiriyorum!

İncele: Asker Figürü.
Marina Romanova: Askerin kalkanında SOMBRA amblemi var <İsim>!
Marina Romanova: Bir saniye... Haklısın. Bu figür, Mei'in hediyesiyse, o zaman SOMBRA'dan biriyle temas halinde demektir!
Marina Romanova: <İsim>, eğer Mei SOMBRA'nın eline düşmüşse, bu onun garip davranışlarının sebebi olabilir!
Marina Romanova: İyi de Han resmin neresinde? Bu figür ona verilmiş... Yani onunda mı SOMBRA'dan haberi vardı?
Marina Romanova: Haklısın <İsim>! Han'a soramayız ama belki teyzesi mühim bir ayrıntı hatırlıyordur! Hadi onunla konuşalım!

Hua Teyze'yi SOMBRA askeri figürü konusunda sorgula.
Marina Romanova: Hua Teyze, bu figürün üstündeki amblemi tanıyor musun?
Hua Teyze: Bir bakayım... Mahjong taşı değil, daha önce gördüğüm bir şeye de benzemiyor...
Marina Romanova: Hua Teyze, bu asker figürünü Han'a Mei vermiş. Çocukların ağzından SOMBRA adının çıktığını duydun mu hiç?
Hua Teyze: SOMBRA mı? Ben... Hatırlayamadım. Ama o kızda hep bir tuhaflık olduğunu fark etmiştim <Rütbe> <İsim>.
Marina Romanova: Peki ya Han? Yanındayken garip cümleler tekrarlar mıydı hiç? Doğayla ya da zayıfların ölmesiyle ilgili falan?
Hua Teyze: Biz çiftçiyiz <Rütbe> <İsim>, hayatımız zaten doğa ve ölümle burun buruna geçiyor... Daha fazla yardımcı olamadığım için kusura bakma.
Hua Teyze: Ama evladımın katilini bulduğun için sana minnettarım <Rütbe> <İsim>. Minnetimin göstergesi olarak lütfen bu ufak hediyeyi kabul et.

İncele: Taş Orman.
Jonah Karam: Saha işinde tam bir uzmansın <İsim>! Bulduğun şu çadır, SOMBRA'nın izine ulaşmamız için gereken şey olabilir! Pekala, hadi içini arayalım!

İncele: Çadır.
Jonah Karam: İpucu bulma konusunda K-9 köpeklerinden bile daha keskin bir burnun var <İsim>! Çadırda bulduğu o düğme tanıdık geliyor...
Jonah Karam: Jonah: Doğru, düğmenin üstündeki gülen adam Warren Goodfellow!
Jonah Karam: Ama Warren Goodfellow hapiste! O zaman düğme ve çadır buraya bir başkası tarafından bırakılmış olmalı! <İsim>, bizi sonunda Kafa Avcısına götürecek ipucu bu olabilir!
Jonah Karam: <İsim>, silahlarla aramın iyi olduğunu biliyorsun, ama adli kit için aynısı söylenemez. O yüzden ipucu için o düğmeyi tozlama işini sana bırakıyorum!

İncele: Silik Rozet.
Jonah Karam: Warren'ın rozetinden o parmak izlerini kaldırmakla iyi iş çıkardın <İsim>! Şimdi tek yapmamız gereken şey, Elliot'tan bunları veri tabanına sokmasını istemek!

Analiz et: Parmak İzleri.
Elliot Clayton: <İsim>, Artan Umut rozetinden aldığın o parmak izlerini tanımlamak epey zor oldu... Bir sürü veri tabanından geçirmeme rağmen tek bir eşleşme dahi bulamadım!
Jonah Karam: Yani o parmak izlerinin hiç kimseye ait olmadığını mı belirtmeye çalışıyorsun?
Elliot Clayton: Hayır, zeki olduğumu belirtmeye çalışıyorum! Birden aklıma <İsim>'in son soruşturması geldi. Soruşturma sırasında veri tabanına girdiği parmak izlerini şüphelilerin parmak izleriyle karşılaştırdım.
Elliot Clayton: ...Ve sonunda bir eşleşme yakaladım! Ormanda bulduğun cep telefonunu hatırladın mı <İsim>? İşte rozetteki parmak izleri ile cep telefonundaki parmak izleri aynı çıktı!
Elliot Clayton: Parmak izleri Ronin Ozava'ya ait <İsim>! Arkadaş belli ki sistemin dışında yaşıyor ve adımlarını gizlemeye çalışıyor.
Jonah Karam: <İsim> haklı. Eğer Ronin Ozava, Warren Goodfellow'u tanıyordu ise, onunla derhal konuşmalıyız. Hadi gidelim!

Ronin Ozava'ya Warren'ın rozetini sor.
Jonah Karam: Deşifre oldun Ronin. <Rütbe> <İsim> eşyaların arasında bu rozeti buldu! Bize Warren Goodfellow'u nereden tanıdığını anlat!
Ronin Ozava: Bay Goodfellow ile yollarda tanışmıştım. Ondan haber almayalı epey zaman oluyor.
Jonah Karam: Warren cinayetten ötürü hapiste olduğu için olmasın! Kendisinin SOMBRA denilen suç örgütü ile olan bağlantısını açığa çıkarmaya çalışıyoruz!
Ronin Ozava: Sözlerin karşısında şaşkınlığa uğradım <Rütbe> <İsim>. Bay Goodfellow'un bir suçlu olduğunu bilmiyordum! Onu bir vakıf adına çalışan namuslu bir adam sanıyordum!
Jonah Karam: Görünen o ki yolda çok ilginç insanlarla tanışmışsın Ronin. Önce takip ettiğin çocuk ölüyor, sonra tanıdığın kişi bir katil çıkıyor.
Ronin Ozava: Gezginin hayatı tuhaf karşılaşmalarla doludur <Rütbe> <İsim>.
Ronin Ozava: Daha fazla yardımcı olamadığım için kusura bakmayın. Onun yerine sana bir yemek teklifi yapsam? Sana hem güç, hem de moral verir <Rütbe> <İsim>!

Daha sonra merkezde...
Şef Ripley: <İsim>! İlerleme kaydedebildin mi?
Marina Romanova: Mei'i yeniden sorguladık Amirim. Post tramvatik stres belirtileri gösteriyor...
Marina Romanova: ...Dahası <İsim>, Mei'in SOMBRA ile temas halinde olduğuna dair kanıt buldu!
Marina Romanova: Ne yazık ki şu anki durumu düşünüldüğünde Mei'i SOMBRA'nın ona neler yapmış olabileceğine dair sorgulamanın hiçbir yararı olmaz.
Şef Ripley: Bu kaygı verici bir gelişme!
Şef Ripley: En büyük korkum ise etkilenen tek çocuğun Mei olmaması! SOMBRA'nın buradaki rolünü öğrenmek bir numaralı görevimiz <İsim>!
Şef Ripley: Peki Warren Goodfellow ve Kafa Avcısından ne haber?
Jonah Karam: Warren'ın irtibatının Ronin Ozava olduğuna dair ciddi şüphelerimiz var. Ronin Warren Goodfellow'u tanıdığını itiraf etti. Ama SOMBRA ile bir şey bilmediğini iddia ediyor.
Jonah Karam: Ama herif tam bir hayalet. Elliot bize izlerini gizlediğini söyledi... Ya SOMBRA'ya çalışıyorsa Amirim?
Şef Ripley: Tahminlere harcayacak vaktimiz yok Jonah! Emin olmak zorundayız! Eğer Ronin'in SOMBRA'ya çalıştığını düşünüyorsanız kanıt bulmanız gerek!
Şef Ripley: Pirinç tarlalarına geri dönün! Ve sonuç almadan da dönmeyin!

İncele: Pirinç Tarlası.
Jonah Karam: Güzel işti <İsim>! Tamam, hadi bu kırık parçaları birleştirip bunlardan ne öğreneceğimize bakalım!

İncele: Kırık Plastik.
Jonah Karam: Onardığın o kırık alet bir GPS izleyicisiymiş <İsim>! Bunlardan daha önce çok görmüştüm. Ortadaki küçük pimi görüyor musun?
Jonah Karam: Ama korkarım ki bu izyeyici çalışır durumda değil... Elliot'a vermenin bir anlamı yok.
Jonah Karam: Doğru, veriler kaybolsa bile cihazda başka ipuçları halen bulunabilir! Hadi bunu adli laboratuvara yollayalım!

Analiz et: Takip Cihazı.
Angela Douglas: Selam <İsim>. Çocuklara göz kulak olma sırası Lars'ta... Haliyle bu GPS izleyicisine ben göz gezdirdim.
Angela Douglas: İzleyici bir bileklik gibi takılmış, yani üzerinde deri hücreleri bulmak kolay oldu. Çoğu Mei'e ait çıktı.
Jonah Karam: Birisi Mei'i mi izliyomuş?
Jonah Karam: Kızın SOMBRA'nın eline düştüğünü zaten biliyorduk, Mei'in hareketlerini takip etmeleri pek şaşırtıcı olmaz!
Angela Douglas: Cihazdaki diğer DNA dizisinden biyolojik maddeleri de ayırmayı başardım. Bunlar da Ronin Ozava'ya ait çıktı!
Angela Douglas: O adamın çocukları izlediğini düşüncükçe kanımı donduruyor <İsim>! Ne yap et onu durdur, olur mu?
Jonah Karam: Korkma Angela! Zaten Ronin'in SOMBRA ile haşir neşir olduğundan şüpheleniyorduk.Bu yeni kanıt sayesinde <İsim> ile onun ensesine yapışacağız!

Ronin Ozava'yı Mei'i takip etmesi konusunda sorgula.
Jonah Karam: Hadi ama Ronin, SOMBRA'ya çalıştığını biliyoruz! Mei'i SOMBRA'nın emirleri doğrultusunda izlediğini itiraf et!
Ronin Ozava: Sözlerin kafamı karıştırıyor <Rütbe> <İsim>. Eğer Mei'deki izleyiciden bahsediyorsan, bunun gayet masumane bir açıklaması var.
Ronin Ozava: Mei bu köyden değil <Rütbe> <İsim>. Birkaç ay önce Sıçuan Eyaleti'nden kayboldu. Sosyal hizmetler onun adına endişeleniyordu.
Ronin Ozava: Mei'i bulup bir daha kaçmayacağından emin olmak için yardım etmeyi kabul ettim. Ama ne yazık ki geç kaldım. Çoktan kötü ellere düşmüştü bile.
Jonah Karam: Önce Han, şimdi de Mei... Çocukların koruyucu meleğiymişsin gibi davranıyorsun Ronin. Peki SOMBRA'nın izini sürerken neden sürekli sana rast geliyoruz acaba?
Ronin Ozava: Söyleyecek başka sözüm yok <Rütbe> <İsim>. Artık yola koyulmam gerek. Çalışmalarına katkı sağlaması için lütfen bu parayı al.

Daha sonra, merkezde...
Şef Ripley: Soruşturmandan kaygı verici sonuçlar çıktı <İsim>.
Şef Ripley: İlk olarak Ronin Ozava hakkında daha fazla bilgi edinmemiz gerek! SOMBRA'yla olan görünür bağlarına rağmen onu tutuklayamıyor olmamız canımı sıktı!
Şef Ripley: Ronin bu kez avucumuzun içinden sıyrılmış olabilir, ama Elliot'a onu takipte tutması talimatını verdim. Onun hakkında bir tane daha hata yapma lüksümüz yok!
Şef Ripley: Mei hakkında ortaya çıkardıkların ise daha da endişe verici <İsim>.
Şef Ripley: Mei bir şekilde SOMBRA'nın ağına düşmüşse, bunun münferit bir olay olduğunu düşünemeyiz. Başka çocukların da onlara av olmasına mani olmalıyız!
Şef Ripley: Şimdilik elimizdeki tek ipucu Mei'in Sıçuan'dan kaçtığı. Oraya gidip tekrar SOMBRA'nın izini sürmeye başlayacağız. Hazırlan!

Advertisement